Tagged: Eşcinsel Toggle Comment Threads | Tuş takımı kısayolları

  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 15:27 on 30 October 2019 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: , Eşcinsel, , , Polis Memuru   

    Eşcinsel Polise Rekor Tazminat 

    ABD’nin Missouri eyaletinde, terfi alabilmesi için “eşcinselliğinin tonunu hafifletmesi” gerektiği söylenen polis memuru Keith Wildhaber’in 2 yıl önce açtığı dava sonuçlandı. Wildhaber’e 19 milyon dolar tazminat ödenecek.

    BBC’de yer alan haberde, St Louis’de görev yapan Keith Wildhaber, 23 kez terfi almayı denediğini ancak performans değerlendirmelerinin kusursuz olmasına karşın terfi alamadığını söylemişti.

    Polis memurunun iddiasına göre, o dönem St Louis Polis Komiserleri Kurulu’nun bir üyesi olan John Saracino, Keith Wildhaber’e, “Terfi için eşcinselliğinin tonunu azaltmalısın” dedi.

    Wildhaber de olayı yargıya taşıdı.

    Mahkeme jürisi, Çavuş Wildhaber’e ayrımcılık yapıldığına, ayrıca şikayetinden sonra da kendisine misillemede bulunulduğuna hükmetti.

    Bir jüri üyesi, “Bir mesaj göndermek istedik. Ayrımcılık yaparsanız, büyük bir bedel ödersiniz. Savunulamayacak bir şeyi savunamazsınız” dedi.

    Mahkemenin tazminat kararı sonrası terfilere karar veren St Louis Polis Komiserleri Kurulu’nda değişikliğe gidileceği açıklandı.

    Karnıma yumruk yemiş gibi hissettim

    John Saracino, Keith Wildhaber’e “Terfi alabilmen için eşcinselliğinin tonunu hafifletmen gerek” demediğini söylemişti.

    Mahkemenin haklı bulduğu Wildhaber ise kendisine böyle bir şey söylendiğinde ısrar etmiş ve “Karnına yumruk yemiş gibi hissettim” demişti.

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 20:33 on 26 September 2019 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel, , Sokak Sanatları   

    Eşcinsel Sokak Sanatları & Duvar Yazıları 

    Dünya’nın çeşitli yerlerinde icra edilmiş bu sokak sanatları bazıları için sokak kirliliği fakat bazıları için ise duygunun resmedilmiş hali. Birer şaheser…

    İşte sokaktaki Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks sanat…

    Duvar Resmi

    Emmalene Blake’in endişe duvar resmi, Kuzey İrlanda’daki eşcinsel evlilik kampanyasını desteklemek amacıyla 2018 Eylül’ünde Belfast’ta boyandı.

    Molly House

    Manchester’ın ünlü Canal Street’i, Richmond Caddesi’ndeki Molly’nin Evi “Molly’s House”. Foo Foo Lammar ve Anna Phylacic, Emmeline Pankhurst, moda ikonu Quentin Crisp ve Enigma Code-breaker Alan Turing ile birlikte

    Avrupa'nın lezbiyen.. başkenti.

    C215: Kendin Ol – Barselona

    Duvar Resmi

    New Yorklu bir sanatçı olan Brian Kenny tarafından Dalas’ta bir duvara çizildi. Stonewall İsyanlarından bildiğimiz Marsha P. Johnson, resimde belirgin bir şekilde öne çıkıyor. Sanatçıya göre, bu, 2.100 metrekarede trans topluluğuna adanmış ülkenin en büyük kamu duvar resmi.

    Sanatçı: John Kuna. Toronto Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks + Onur Haftası Festivali için tasarım.

    Almanya, Erfurt’ta bir binanın köşesinde yer alan “öpüşen iki erkek polis” graffiti duvar resmi

    Batman & Robin

    Batman & Robin

    Gökkuşağı Evi - Korenmarkt, Brüksel. Sanatçılar: Ralf König & Fotini Tikkou

    Gökkuşağı Evi – Korenmarkt, Brüksel. Sanatçılar: Ralf König & Fotini Tikkou

    Brighton Onur Yürüyüşü 2015 için Sanat

    Brighton Onur Haftası 2015 için Sanat

    Broussaille, Çizgi Roman Kitabı ve sokak sanatı ve resim. 2016 – Brüksel

    Broadway 21. Cadde Oakland, CA

    Broadway 21. Cadde. Oakland, Kaliforniya

    Justine Landry'den LGBT duvar resmi. Konum: 175 Hunter St W, Peterborough, ON K9H 2L1, Kanada

    Justine Landry’den LGBTİ duvar resmi. Konum: 175 Hunter St W, Peterborough, ON K9H 2L1, Kanada

    İngiltere, Doğu Sussex, Brighton, Kemptown, Duvar Resmi

    İngiltere, Doğu Sussex, Brighton, Kemptown, Duvar Resmi

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 14:06 on 20 September 2019 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel, ,   

    Eşcinsel Çift Nefrete Karşı Öpüştü 

    Dindar Hristiyanların kasabalarında sahnelenen oyunu protesto etmeleri üzerine bir eşçinsel çift protestocuların önünde öpüştü.

    LGBTİ+ temalar içermesi nedeniyle, kamuoyunun ahlakını bozduğu iddiasında bulunan müzikali protesto eden dini bütün protestoculara en iyi yanıtı bir eşcinsel çift verdi.

    Klasik kült filmler arasında gösterilen Rocky Horror Picture Show’dan uyarlanan Rocky Horror Show İngiltere, Chester’daki Storyhouse tiyatrosunda sahnelendi. Ancak şov başlamadan önce bir grup muhafazakar Hıristiyan, “Günahlarınızın sizi bulacağından emin olun” yazılı pankartlarla tiyatronun dışında protesto edildi.

    Zion Tabernacle Protestan Evanjelist Kilisesi üyeleri, gösteriyi, “aşağılık, cinsel içerikli, dine aykırı” ve  “ Tanrı’ya saldıran” şekilde tanımladılar. 

    Ülke çapında turnede olan gösteri, geçen ay başka bir şehirdeki bir papaz tarafından da “halkın ahlakını bozduğu” yönünde eleştirilmişti. 

    Müzikali izlemeye giden eşcinsel çift Joe Fergus ve Robert Brookes ise göstericilere cevap vermeye karar verdi.

    Cheshire Live’a konuşan Fergus, “ protestocuların gösteriyle ilgili yaygara çıkarttığını ve bağırmalarını duydum.” 

     “ Nefretten asla nefretle kurtulamazsınız. Bu yüzden ortama biraz aşk ve mutluluk yaymaya karar verdik. Prostestoculardan birisinin “ ohhh bu çok şirin, çok hoş , sen gerçekten çok kötüsün!” dediğini duydum. 

    Herkesin fikirlerine saygı duyuyorum.  Ancak tek istediğim yargılanmadan, istediğim her yerde,  erkek arkadaşımlı öpüşebilmek. Buna hakkımız var ve bunun için savaşıyoruz. ”

    Yerel bir LGBTİ+ kuruluşu olan Chester Pride, Facebook’ta #SpreadLOVENotHate etiketiyle öpücüğün fotoğrafını yayınladı.

    Chester Pride başkanı Warren Allmark, “Herkesin protesto etme hakkının olduğunu kabul ediyoruz. Fakat toplumumuzda LGBTİ+ bireylerin kabulünü geliştirmek için tüm yıl boyunca yaptığımız değerli çalışmalara aykırı olan nefret dolu mesajları kabul etmiyoruz” şeklinde açıklama yaptı. 

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 17:49 on 12 September 2019 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel, , , Leonard Matlovich   

    Eşcinsel çavuş Hava Kuvvetlerine meydan okuyor 

    Vietnam Savaşı gazisi, Hava Kuvvetleri Çavuşu Leonard Matlovich, eşcinselliğini açıkça ilan ettikten sonra, hava kuvvetleri tarafından terhis ediliyor. “Ben bir eşcinselim” başlığıyla Time dergisinin kapağında üniformasıyla görünen Matlovich,  ABD ordusunda eşcinsellere yönelik yasağı zorluyordu.

    1979 yılında, hava kuvvetlerine karşı açtığı davayı kazandıktan sonra, terhisi “onurlu terhis” olarak yükseltildi.

    22 Haziran 1988’de öldüğünde Washington DC’deki Kongre Mezarlığı’nda askeri onur töreniyle toprağa verildi.

    Mezar taşında, Eşcinsel Vietnam Gazisi,  *”Ordudayken iki erkeği öldürdüğümde bana madalya verdiler; bir erkeği sevdiğim için ordudan attılar.” yazıyor.

    [spacer style=”1″]

    *When i was in the military they gave me a medal for killing two men and a discharge for loving one.

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 22:43 on 26 January 2019 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel, , , Grindr, Grindr APK, Grindr APP, Hornet, Hornet APK, Hornet APP, Mobil Uygulama, Mobil Uygulamalar   

    Grindr, Gay Tanışma Uygulaması Üzerinden Şantaj Yaptı 

    İngiltere’de meydana gelende olayda, annesinin kafesinde çalışan 43 yaşındaki Daniel Brown, Grindr isimli gay arkadaşlık uygulaması üzerinden tanıştığı 17 yaşındaki bir çocuğa çıplak fotoğraf göndermesi için şantaj yaptı. Daniel Brown isimli şahıs şantaj gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    neoldu.com’da yer alan habere göre, Croydon yakınlarındaki Kenley’den 43 yaşındaki Daniel Brown Grindr’daki 17 yaşında bir çocukla tanıştı. İkilinin sohbeti ilerletmesinin ardından 17 yaşındaki çocuk Brown’a cinsel içerikli fotoğraflar gönderdi.

    Aradan geçen sürenin ardından Brown çocuktan sürekli fotoğraf istemeye başladı. Çocuk ise baskıdan bunalıp Brown’a konuşmak istemediğini belirtti.

    Çocuğun bu sözlerine sinirlenen Brown “Eğer bana fotoğraf göndermeye devam etmezsen bu fotoğrafları internete yükleyip, ailene ve arkadaşlarına gönderirim şeklinde şantaj yapmaya başladı.

    Bunun üzerine çocuk polis ekiplerine giderek bu durumu ortaya çıkarttı.

    Brown ilk ifadesinde her şeyi reddetse de sonradan suçunu kabul edip çocuğa ve ailesine özür mektubu yazdı. Hakim ise bu durumu kabul etmeyip, Brown’un bir süre rehabilitasyona gitmesini ve ardından bir yıl kamu hizmetinde bulunmasını hükmetti.

    26.10.2019

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 01:40 on 28 September 2017 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Belgesel, Eşcinsel, , , , Sinema Filmi   

    Eşcinsel Sinema Filmleri ve Belgeseller 

    Pembe Filmler’den derlenen LGBTİ+Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks” + temalı sinema filmleri ve belgeseller..

    Philadelphia (1993)
    Philadelphia
    Tür: Dram
    Konu: Eşcinsel ve işinde başarılı bir avukat birgün AIDS virüsü taşıdığını farkediyor. Çok geçmeden çalıştığı hukuk bürosundaki işine de sudan bir sebepten dolayı son veriliyor. Şirketin patronu ile arasının çok iyi olmasından dolayı buna çok şaşıran avukat, şirketi ve patronu aleyhine mahkemeye dava açmaya karar veriyor. Böylece AIDS kurbanın bir insanın toplum içindeki yerini sorgulayan bir dava da başlamış oluyor. AIDS konusu üzerine yapılan en etkili filmlerden olan “Philadelphia” klasik bir mahkeme filminin AIDS konusuna uyarlanmış hali aslında. Tom Hanks’a Oscar kazandıran filmde onun avukatını Denzel Washington, sevgilisini de Antonio Banderas oynuyor.

    Naissance Des Pieuvres (2007)
    Nilüferler
    Tür: Dram
    Konu: Floriane yüzme takımı üyesi, alımlı, sarışın ve mükemmel vücutlu bir kız. Küçük ve erkeksi olan Marie içe dönük ve utangaç. Gözlemlemeyi sevenlerden. Anne’in ise kilo problemi var ve biraz dertli ama aynı zamanda lafını esirgemeyen ve dışa dönük bir tip. Anne, gözleri Floriane’dan başkasını görmeyen bir erkek yüzücüye “abayı yakmış”. Bu üç kızın arasındaki ilişki, duyguların yüzme havuzunun ışıltılı ve kuralcı ortamından soyunma odalarının ve yatak odalarının kişisel alanına geçip, arzunun ve kıskançlığın karanlık dehlizlerinde dolaşmaya başlamalarıyla birlikte farklı bir boyut alır.

    Yetişkinliğe has özel hayat çelişkileri, kamuya açılıp ergenliğin güvenli dünyasını istila edince ayarlar bozulur… Paris’in hemen dışındaki bir banliyöde geçen Nilüferler senkronize yüzme dünyasından gelen birbirinden çok farklı üç kızın içinden geçtikleri duygusal aşamaları takip eden bir film.

    Transamerica (2005)
    Transamerika
    Tür: Dram, Komedi, Macera
    Konu: Son ameliyatına birkaç gün kala transseksüel Bree (doğum adıyla Stanley), hayatında erkek olarak girdiği tek cinsel ilişkinin ürünü olan oğlu tarafından telefonla aranır. Oğlu hapishanededir ve birisinin onu çıkarması gerekmektedir. Bree konuyu hemen geçiştirerek telefonu kapatır. Ancak psikiyatrı buna izin vermez, erkek geçmişinin son cilvesiyle yüzleşmeden ameliyat olmasını uygun bulmaz. Psikiyatrı ameliyatı için gereken imzayı atmadan önce bu yolculuğu ona şart koşar. İsteksiz ve sinirli bir şekilde Los Angelas’dan New York’a gidip yeni tanıştığı oğlu Toby‘i bir dolar ödeyerek hapisten çıkaran Bree’nin tek amacı bu yakışıklı, kokain problemi olan çocuğu üvey babasına teslim edip yoluna devam etmektir. Toby ise Kiliseler Birliği’nden geldiğini öğrendiği bu iyi yürekli Hıristiyan kadınla Los Angelas’a film endüstrisinin kalbine doğru yola çıkmak ister. Arabayla doğudan batıya doğru Amerika’yı bir ucundan diğer ucuna takip eden yolculuğa çıktıklarında başlarına beklenmedik olaylar gelecektir.

    Priscilla, Queen of the Desert (1994)
    Priscilla Çöller Kraliçesi
    Tür: Dram, Komedi, Müzikal
    Konu: İşte geldiler. Zafer kazandılar. Muhteşem görünüyorlar. Son derece yaratıcılar, hayret verici görüntüleriyle ve kimseyle karşılaştırılamayacak türden eğlenceli halleri ile bu mutheşem üçlü çölün büyük boşluğuyla mücadele ediyor. 1994 yılında en iyi kostüm dalında Oscar ödüllü kazanan bu yapımda deneyimli aktör Terence Stamp (Yıldız Savaşları), Hugo Weaving (Matrix), ve Guy Pearce (Los Angeles Sırları) son derece gülünç, sudan çıkmış balığı andırdıkları ve kalbe dokunan performanslarıyla bu güne kadar yapılmış en çılgın filmde bir araya geliyor.

    Tick avustralyanın eşcinsel cennetinde, tuhaf makyaj malzemeleri satıp Adam ile drag queen showu yapan revü yıldızıdır. bir gün aldığı telefon onu avustralya’nın tam merkezindeki bir kasabaya davet etmektedir. bu sırada eski dostu transseksüel Bernedette’in uzun aşkının ölümü üzerine ona destek olur. onu da alıp eski günlerdeki gibi bir seyehat herkese iyi geleceğini düşünür. gruba Adam da katılır. hatta olaya eski bir otobüsü de katar. artık sahne isimleri ile Mitzi, Felicia ve Bernedette için renkli bir yolculuk başlamıştır. molalarda uğradıkları yerlerde önce tedbirli karşılansalar da içlerindeki sıcak ve sevimli kişiliklerini çabuk gösterirler. taa ki otobüsleri bozulana kadar… başka bir molada Adamın dengesiz bir hareketi onu tehlikeye atar, neticede grup yaşlı ama bir o kadar sevecen makina teknisyeni Bob’u kazanır. ekip tüm kıtayı aşıp hedefe yaklaşırken Tick’in eskiden evli olduğunu hatta bu evlilikten bir çocuğu da olduğunu öğrenir. davet eden de orada otel işleten ayrı yaşadıkları eşidir. hedefte nasıl bir tepki göreceklerinin merakı bir yandan stil ve renk telaşı diğer yandan onları kendi kimlikleri ile yüzleşmeye götürür. Darg Queen olmak utanılası ve eşten evlattan çevreden mahçubiyetle uzaklaşılmaya bir sebep olmadığını göstermek zorundadırlar. karşılaşacakları sonuç ise onları da şaşırtacaktır.

    Lola + Bilidikid (1999)
    Lola ve Bilidikid
    Tür: Dram
    Konu: 16 yaşındaki Murat, Berlinli, Türk ve eşcinsel ve deneyime aç bir genç. Murat’ın ailesinde ipler, ağabeyi Osman’ın elinde, Osman’ın bir numaralı yasası ise, başka erkekleri seven erkeklerin birer utanç vesilesi olduğu. Murat buna rağmen, tutkulu bakışlara ve kendisiyle benzer düşüncedekilere rastlama fırsatı yakalamak için, her gece parklara çıkarak piyasa yapıyor. Sonunda kendini kiralık Türk oğlanlar ve travestilerden oluşan ikilemlerle dolu bir altkültüre saplanmış buluyor.

    Bu dünya, Murat için yeni bir yuva oluşturuyor. Tıpkı Murat gibi Türk olan Lola, bir travesti şovda şarkıcı olarak sahne alıyor. Lola ve Murat neredeyse ilk andan itibaren son derece sıcak bir dostluk kuruyorlar; ne var ki Lola, Murat’ın ağabeyi Osman’la ilgili bir sırrı saklıyor.

    Eating Out 2 (2004)
    Yesinler Seni 2
    Tür: Komedi, Romantik
    Konu: İlk Amerikan gey “devam” filmi, entrikalarıyla ve arzuların dayanılmaz hafifliğiyle karşımızda. 2004 yapımı ilk filmin gördüğü büyük ilginin ardından çekilen Yesinler Seni 2 bu kez beklediğinizden daha fazla tansiyon, eğlence, kahkaha ve elbette bol miktarda görsel şölen (!) vaat ediyor.

    Ön-aldatma nedir? Kısaca özetlemek gerekirse mevcut sevgiliden ayrılmadan önce bir sonraki sevgiliyi belirleme durumu. Seks müptelası oldukları rahatlıkla söylenebilecek olan tatlı-kaçık üçlü Kyle, Gwen ve Tiffani bu kez kız ya da erkek tüm okulun gözünü üzerine diktiği çıplak model Troy’u yatağa atmaya karar verir. Kyle’ın Troy’u tavlayabilmesinin yolu ise straight numarası yapmaktan geçiyor. Diğer yandan Kyle’ın eski sevgilisi Matt ise bu planı altüst etmeye ve Troy’u kendi gey kimliğinden ödün vermeden elde etmeye çalışmaktadır.

    Peki bu yarışta Tory’u ilk kim elde edecek? Yesinler Seni 2’nin erkek-erkek, kız-erkek kombinasyonları ile şekillenen biseksüel dünyasında hedef çıtaları yükseliyor, cinsel sınırlar yok oluyor ve sonuçlar asla beklendiği gibi olmuyor!

    Kinky Boots (2005)
    Müstehcen Çizmeler
    Tür: Dram, Komedi
    Konu: Son derece eğlenceli ve orijinal müstehcen çizmeler, uyum sağlamanın tek yolunun pes etmemek olduğunu ispatlayan ve mutlaka görmeniz gereken bir film! Price ailesi nesillerdir son derece kullanışlı ve muhafazakar erkek ayakkabıları imal etmektedir. Fakat aile işini iflastan kurtarmak için genç Charlie

    8 my Point resistent canadian pharmacy . Dripping a last, canada pharmacy online where product weeks nothing no prescription pharmacy cracked use product.
    Price, yeni ve sıradışı bir tasarım danışmanına başvurmak zorunda kalır: Göz alıcı ve vahşi sitili ile tozlu eski dükkana taze bir nefes getiren seksi bir travesti şarkıcı!

    Flawless (1999)
    Kusursuz
    Tür: Dram, Komedi
    Konu: Homofobik bir adam, eşcinsel komşusunun yardımına muhtaç kalırsa ne olur?

    Emekli güvenlik görevlisi Walt’ın, bir grup hırsızı kovalarken geçirdiği bir kaza sonucu, ses telleri zedelenir ve konuşma yeteneğini kaybeder. Terapisinin bir parçası olarak şarkı söyleme dersleri de alması gerekir ama ona bu konuda yardımcı olabilecek tek kişi, eşcinsel komşusu Rusty’dir.

    Homofobik Walt’ın ezelden beri hiç hoşlanmadığı Rusty’le girmek zorunda kaldığı zorunlu diyalog, zamanla aralarında bir dostluğun gelişmesine neden olur.

    Sommersturm (2004)
    Yaz Fırtınası
    Tür: Dram, Komedi, Romantik
    Konu: Tobi gizliden gizliye en yakın arkadaşına aşıktır; ancak 15 yaşın o körpe hallerinde bunu kabul etmek hiç de kolay değildir. Ufak tefek ittirmelerle yaşanan keyifli anlar ise bir tehdit unsuru oluşturmamaktadır; her şey gizli ve kontrol altında ilerlemektedir. Ama büyük yarışa hazırlanmak için kürek takımıyla kampa gidildiğinde, doğanın ve hormonların çağrısına yanıt vermemek güçleşir ve kamp günleri Achim’in kız arkadaşının iki oğlanın arasına girmesiyle gerginleşir. En yakın arkadaşından ne istediğini tam olarak kestiremeyen Tobi’nin kafası, kampa eşcinsellerden oluşan bir kürek takımının gelişiyle iyice karışır. Cinsel gerilim artar ve Tobi, Achim ve diğer takım arkadaşları yaklaşmakta olan yaz fırtınası kadar şiddetli, ancak bir o kadar da özgürleştirici yüzleşmeler yaşamak zorunda kalırlar. Seksi delikanlıların, gerçekçi diyalogların ve çarpıcı bir sinematografinin öne çıktığı bu cesur film, izleyiciler arasında birçok kalp kıracak ve seyirciyi kendisine bağlayacaktır.

    Chuecatown (2007)
    Oğlanlar Şehri
    Tür: Gerilim, Komedi
    Konu: İspanyol sinemasının ünlü yüzlerini komedi temasında bir araya getiren Chuecatown, eşcinsel şişman, sevimli ve kıllı dünyası Bears üzerine odaklanıyor. Seri katilin yakalanması için Chuecatown’da (Oğlanlar Şehri) bir koşuşturmacaya şahit olacağız.

    Gohatto (1999)
    Tabu
    Tür: Dram, Tarihi
    Konu: 1865 yılında, Kyoto’da, seçkin bir samuray birliğine bağlı samuraylar arasındaki eşcinsel eğilimler ve aşk ilişkileri… Usta Japon yönetmen Nagisa Oshima filmi için şöyle konuşuyor: “Bir grup erkeğin birlikte yaşadığı her yerde eşcinselliğin bazı yönleri daima varolur.” Bu tabu tema etrafında dönen filmde başrolde Takeshi Kitano yer alıyor.

    Milk (2008)
    Milk
    Tür: Biyografi, Dram
    Konu: Hollywood’un en duyarlı yönetmenlerinden Sean Penn, kâh Irak savaşına karşı çıkmış, bazen de işçi sınıfı lehinde açıklamalar yapmış, tercihini her zaman ezilenler lehinde kullanmakta beis görmeyen, sinemanın yüz akı bir sanatçı olmasıyla maruftur. Milk ile de, duyarlı olduğu bir diğer konu, gey hakları konusunda idol addedilen Harvey Milk’in yaşamını beyazperde’ye aktararak yine farkını gösteriyor. 1977’de, Harvey Milk San Francisco Şehir Meclisi’ne seçilerek Amerika’da eşcinselliğini saklamadan bir devlet kadrosunda üst düzey yöneticiliğe seçilen ilk kişi olmuştur. Zaferi, sadece eşcinsel hakları adına önemli değildi. Politik alanda koalisyonlar peşindeydi. Yaşlı vatandaşlardan sendikalı işçilere kadar herkes için, Harvey Milk bir uğurda savaşmanın anlamını değiştiren, 1978’de ölümüne kadar da tüm Amerikalıların kahramanı haline gelen biri oldu. Sean Penn’e ikinci Oscar’ını kazandıran film, aynı zamanda en özgün senaryo ödülüne de sahip oldu.

    Dönersen Islık Çal (1993)
    Whistle If You Come Back
    Tür: Dram
    Konu: Beyoğlu’nun arka sokaklarında barmenlik yaparak yaşamını sürdüren bir cüceyle, fahişelik yapan bir travestinin dramatik öyküsü. Toplumun dışladığı bu iki marjinal tipin tanışması karanlık ve pis sokakların birinde gerçekleşir. Cüce (Mevlüt Demiryay), iş çıkışı evine dönerken, sokak serserilerinin saldırdığı ve gerçek bir kadın sandığı travestinin (Fikret Kuşkan) hayatını kurtarır. Gerçekte onu kurtaran, cücenin, o tehlikeli sokaklarda ve gecenin karanlığında kendisini korumak için boynunda taşıdığı düdüktür. Düdük seslerini duyan serseriler kaçıştıktan sonra, travestiyi evine alır. Ne var ki, evinde misafir ettiği ‘kadın’ın aslında bir erkek olduğunu anlayınca büyük bir şaşkınlık geçirir. Ama, yaşamını tek başına, yalnızlığını ise balkonundaki köpekleri ve boynundaki düdüğüyle paylaşarak sürdüren cüce ile, başlangıçta iğrendiği, nefret ettiği travestinin arasında duygusal bir dostluk gelişecektir. Bu güzel dostluk ne acıdır ki, o çirkin dünyanın, sonunda onları birbirlerinden ayırana dek sürecektir…

    To Wong Foo Thanks for Everything, Julie Newmar (1995)
    To Wong Foo Thanks for Everything, Julie Newmar
    Tür: Komedi
    Konu: Stil sahibi olmak ve sanatı hayatına giyebilmek seçkinliği tarif eder. Drag Queen olmak ise bu ifadeden başlayıp rüküş ve ucuz olmaya kadar uzanan geniş yelpazede kaliteye yönlendirilsin özendirilsin diye yarışmalarla desteklenmektedir. Uzun adı ile “To Wong Foo, Thanks for Everything Julie Newmar” tüm zamanların en güzel Drag Queen temalı komedilerinden birisidir.

    Film Noxi ve Vida’nın Kalifornia daki büyük Drag Queen yarışmasının New York elemelerini kazanmaları ile başlar. Chi-Chi’de onlara ilave olur. Fakat bu sefer ekibin yolculuğu yapabilmesi için uçak biletlerini nakte çevirmesi gerekir. Bu onlara yolculuğu karada götürecek konforu sağlamaz. Yola ikinci el eski bir cadillacla çıkarlar. Onlardan yolda yararlanmak isteyen korucu ile başları derde girer. Ardından araba garip bir kasaba yakınlarında bozulur. Kasaba halkı ile iletişim kurmakdan öte kısa zamanda kaynaşırlar. Öte yandan korucu şerif Dollard onları aramakdadır. Bulduğunda ise kasabada saklanan Drag Queenler yerine, Drag Queen bir kasaba ile karşılaşır! Kasaba bu işi çözüp, onlar Hollywood Kaliforniya’ya vaktinde ulaşabilecekler midir? Bir zamanların mükemmelliğin simgesi Julie Newmar’ın çin lokantasına teşekkür imzalı fotosu onların icon’u olacak ve yol boyunca Chi-Chi kadın elbisesi giyen oğlandan, giydiğine stil veren bir hanımefendiye dönüşecekdir.

    My Beautiful Laundrette (1985)
    Benim Güzel Çamaşırhanem
    Tür: Dram, Komedi, Romantik
    Konu: “Benim Güzel Çamaşırhanem”, Thatcher Dönemi İngiltere’ sindeki marjinal kültürleri inceliyor. 1980’ li yıllarda, Güney Londra’ nın Pakistanlıların yaşadığı kesiminde geçen filmde, okul arkadaşı olan iki genç, Johnny ve Ömer’in aşklarını anlatıyor.

    İşçi sınıfından olan Johnny’ nin (Daniel Day Lewis), göçmenlerden nefret eden “National Front” isimli faşist bir gruptan arkadaşları vardır. Eşcinsel Pakistanlı Ömer (Gordon Warnecke) ise, vaktinin çoğunu yatağında geçirmek zorunda olan babasıyla yaşamaktadır.

    Ömer’in zengin amcası Nasser (Saeed Jaffrey), akrabalarına yardımcı olmak amacıyla önce Ömer’e bir garajda iş bulur, sonradan da onu eski bir çamaşırhanenin başına geçirir. bu sırada tanışan Ömer ve Johnny, çamaşırhaneyi, neon ışıklarıyla süslenmiş, içinde bir akvaryum, video oyunları bulunan “Powders” isimli bir yere dönüştürmeye karar verirler. Johnny, çamaşırhaneyi, hayat çizgisini değiştirebilecek ve kendisine olan saygısını tekrar kazanmasını sağlayacak bir mkan olarak görmektedir. Oysa Ömer, bunu o kadar da önemsememektedir. Bir dönemin Londra hayatından ve insanlarından kesitler sunan filmde, Frears ve Kuresihi, sınıf, ırk, aile ve seks konularına neşeli bir bakış açısı getiriyorlar.

    The Broken Hearts Club (2000)
    Kırık Kalpler Kulübü
    Tür: Dram, Komedi, Romantik
    Konu: Dostlar arasındaki en kısa yol her zaman düz çizgi değildir. Kaliforniya tüm güzellikleri ile arkadaşlıklar için yeni sayfalar açar. Dennis, fotoğrafçı, dost canlısı ve eşcinseldir. 28. yaş günü kutlamak için toplandıkları gece neyi aradığını ve hayatını sorgulamaktadır. romantizm ve erotizm arasında dengeler artık sığınılacak emin bir limana işaret etmektedir.

    Benji, görünüşte punkçu ve jimnastik salonları müptelası bir gençtir ve bu tutkusu sık sık onun başını belaya sokmaktadır. Öbür taraftan sıkı bir psikiyatri öğrencisi olan Hawe ise eski erkek arkadaşının etkisinden kurtulamamaktadır. Yakışıklı Cole herkesin hayran olduğu biridir ama o kendisi ile sevgilidir. Patrick ise onun tam aksine kendine güvenmemesi yüzünden hep alay edildiğini sandığından çok sıkılmaktadır. Uzun süreli arkadaşlarını anlatıp duran ama hep yalnız yaşayan Taylor ise dert anası görüntüsünün üstesinden gelmek zorundadır. tüm ekibin adeta sığınağı durumunda olan lokantanın sahibi Jack olgunluğu ile hep denge sağlamaktadır… Bir de ekibe en son katılan çaylak Kevin aşk konusunda aceleci, hayat konusunda tecrübesizdir.

    Arkadaş grubu komedisi ve eşcinsel draması olarak keyifli bir film olan “kırık kalpler klübü”, hayatı ve neticesini tekrar düşündürüyor.

    Bent (1997)
    Kırık
    Tür: Dram, Romantik, Savaş
    Konu: Martin Shaw’ın ünlü tiyatro oyunundan uyarlanan bu film, Nazi Almanya’sında toplama kampına düşen iki eşcinsel erkeğin dostluğunu, yakınlaşmasını ve şartlar yüzünden platonizmden ötesine geçemeyen aşkını anlatıyor.

    Karakterlerden biri (Max) eşcinsel olduğu bilinmediğinden dolayı pembe üçgenli gömleği giymek yerine sadece Musevi işareti taşıyan bir gömlek giymeyi tercih ediyor. Eşcinselliği gururla taşıyan ve o durumda eşcinseller dışında başka bir gruba dahil olmanın pek bir avantajı olmayacağını fark eden Horst ise asla gururundan ödün vermiyor.

    Gerçekten söyleyecek bir şeyi olan, eşcinsel onur üzerine semboller ve kafa yormayı gerektirecek diyaloglar içeren bu film izlenmesi gereken klasikler arasında. Ancak filmin amacı izleyicileri ağlatmak değil, eşcinsellerin Nazi Almanya’sındaki durumunu gözler önüne sermek ve Nazi toplama kamplarındaki zulmün her tür azınlığa ayrım gözetmeden uygulandığını göstermek. Herhalde Nazi kampları, eşcinsellerin ayrımcılığa maruz kalmadığı nadir yerlerden biriydi.

    In & Out (1997)
    Vücut Dili
    Tür: Komedi
    Konu: En yakınınız, sevgiliniz veya evleneceğiniz kişi sizden çok önemli bir sırrını gizliyor. Üstelik bu seks ile ilgili bir sır. Büyük şehirlerde kendini saklamaktan çekinmeyen homoseksüellerin yanında küçük şehirde yaşadığı için normal bir vatandaş gibi gözüken bir öğretmenin komedisi “In and Out”… Bu eğlenceli filmin yönetmeni ise “Kirli Çürük ve Adi”, “Little Shop Of Horrors” ve “Peki ya Bob?” gibi nitelikli filmleriyle tanıdığımız Frank Oz…

    XXY (2007)
    XXY
    Tür: Dram
    Konu: Alex, annesi ve babasıyla birlikte Arjantin’den Uruguay’daki küçük bir balıkçı kasabasına taşınan on beş yaşında bir kızdır. Ancak, herkesin bildiği ama kimsenin sözünü etmediği bir sırrı vardır: Alex, çift cinsiyetlidir. Ailesinin hali vakti yerinde arkadaşlarının yeniyetme oğullarıyla birlikte ziyarete gelmeleri, herkes için bir kırılma noktası olacaktır. Yönetmenin bu ustalıklı ilk filmi, cinsiyet, cinsellik, toplumsal cinsiyet kimliği ve çocuklar anne-babalarından daha akıllı olduğunda tüm bu konularla baş etmenin güçlüğü üzerine parlak bir keşif yolculuğu.

    Prick Up Your Ears (1987)
    Kulaklarını Dik
    Tür: Biyografi, Dram, Komedi
    Konu: Joe Orton ile Kenneth Halliwell”in Kraliyet Akademisi Drama Sanatları bölümünde tanışmaları ile başlayan ilişkileri 15 yıl sürer. Homoseksüelliğe hapis cezasını öngören 60”lar İngilteresi’nde bu çift birlikte yaşar ve birlikte çalışır. Ancak zaman içinde ilişkideki rolleri değişeceklerdir. Taşradan gelen, eğitimsiz ve maceraperest Orton kendini yetiştirip tiyatro kariyerinde hızla yükselirken, şehirli ve eğitimli Halliwell istediği her şeye partnerinin sahip oluşu karşısında ezilir. Başarı dışında herşeyi paylaşan çiftin arasındaki eşitsizlik, onları kaçınılmaz bir sona doğru sürükleyecektir.

    20 Centimeters (2005)
    20 Santimetre
    Tür: Komedi, Müzikal
    Konu: İspanyol yönetmen Ramon Salazar’ın 20 Santimetre’si, Priscilla, Çöllerin Kraliçesi’nin ihtişamının Almodovar filmlerinin canlılığı ve rengârenkliliğiyle buluşmuş hali. Narkoleptik bir transseksüel olan Marieta (Monica Cervera) fazlalık gibi gördüğü 20 santimlik aletinden kurtularak hayalindeki göz alıcı kadın kimliğine kavuşmak için can atmaktadır. Hiç olmadık zamanlarda birdenbire uyuyakaldığında ise rüyalarında o kadın olup, her dilden şarkıları kostümlü, fantastik ve sürreal koreografiler eşliğinde söyleyebilen şahane bir şarkıcıya dönüşüverir. Dusty Springfield, Madonna ve Queen gibi isimlerin en çok sevilen parçalarının Marieta tarafından yeniden yorumlanmış versiyonları sizi oturduğunuz yerde dans ettirecek; istediği kimliğe kavuşma serüveni ise içinizi ısıtacak.

    Mambo Italiano (2003)
    Mambo Italiano
    Tür: Dram, Komedi
    Konu: Yirmili yaşlarının sonundaki Angelo’nun anne babası Maria ve Gino, 1950”lerde İtalya’dan Montreal”e göç etmiş, ama bu yeni dünyaya hiçbir zaman tam olarak alışamamışlardır. Mutlu dünyaları, oğullarının bir ev sahibi olmak istemesiyle gölgelenir. “Bir çocuğun evlenene dek ailesi ile birlikte oturmasında ne sakınca vardır?”
    Oğullarının çocukluk arkadaşı Nino da onunla oturmaya karar verince biraz rahatlarlar. Oysa bu rahatlık çok kısa sürecektir. Çünkü Angelo ve Nino sadece arkadaş değil, “sevgili”dirler!
    Ve aileler bunu öğrendiklerinde ortalık cehenneme döner…

    The Amazing Truth About Queen Raquela (2008)
    Kraliçe Raquela’nın Harikulade Gerçekliği
    Tür: Biyografi, Dram
    Konu: Raquela, Cebu şehrinin sokaklarından kaçıp Paris’te peri masalı gibi bir hayat yaşamak ve gerçek aşkı bulmak isteyen Filipinli bir transseksüel. Zamanının çoğunu, gelip onu kurtarabilecek adamlarla internette sohbet ederek geçiriyor. Geleceklerini söylüyorlar, ama Raquela her seferinde havaalanında boşu boşuna beklerken buluyor kendisini. Hayalini gerçekleştirebilmek için, fuhuştan daha çok para kazandıran internet porno işine giriyor. Porno yıldızı olarak edindiği şöhret onu yeni arkadaşlarla tanıştırıyor: İzlandalı transseksüel Valerie ve Raquela’nın çalıştığı web sitesinin sahibi Michael. Valerie, Raquela’nın İzlanda’ya kadar gelebilmesini sağlıyor, Michael ise onu Paris’e davet ediyor. Paris Raquela’nın rüyalarındaki yer mi? Peki ya Michael, Raquela’nın beyaz atlı prensi mi? Kraliçe Raquela’nın Harikulade Gerçekliği’nin belgesel mi kurmaca mı olduğuna karar vermek, gerçekle kurgu arasındaki yerini belirlemek zor. Zira filmde, yönetmen Olaf de Fleur’u, kendi rüyasını kameranın takibinde yaşamak için ikna eden capcanlı bir Raquela Rios, nam-ı diğer Kraliçe Raquela ile tanışıyoruz; onun gerçek hayat deneyimlerini izliyoruz. Düşünceli, akıllı ve transseksüelliğin kendisini kalıplara sıkıştırmasına izin vermeyen bir karakter olan Raquela, bu kurmaca filmin bir belgesele, belgeselin ise bir peri masalına dönüşmesi için ilham kaynağı oluyor.

    The Living End: Remixed and Remastered (2008)
    Yaşamın Dibi
    Tür: Dram, Macera
    Konu: Ünlü yönetmen Gregg Araki’nin 1992 yapımı postmodern filmi, yenilenmiş kopyasıyla karşınızda. Yaşamın Dibi 90’larda geçen, hardcore endüstriyel müziğin ritim tuttuğu, delicesine tutkulu bir eşcinsel aşk hikayesi. Film toplumla uyumsuz iki gencin arasındaki ilişki üstüne kurulu: Yersiz yurtsuz, geçinmek için bedenini pazarlayan Luke ve HIV pozitif olduğunu keşfedince hayatı alt üst olan sinema yazarı Jon. Kaybedecek gerçekten hiçbir şeyleri olmayan bu ikili, Amerika’nın bağrına doğru yarı sürreal bir yolculuğa çıkıyor. Strand Releasing ve Fortissimo Films filmin 16 mm orijinal kopyasını temizleyip HD’ye aktardı, yeniden renklendirdi, müziklerini remiksledi; kısacası Gregg Araki’yle birlikte filmi neredeyse baştan yarattılar. Bu şekilde, filmin ruhuna ruh kattılar ve mesajlarını öne çıkardılar. Queer New Wave akımının klasiklerinden sayılan Yaşam Dibi, suskunların ve hakları ellerinden alınanların sesini beyazperdeye taşıyor.

    Boy Culture (2006)
    Erkekçe
    Tür: Dram
    Komedi: Matthew Rettenmund’un romanından uyarlanan Erkekçe, seksi, eğlenceli ve zekice yazılmış bir eşcinsel komedisi. Bu ikinci uzun metrajlı filminde Brocka, sıradışı eşcinsel bir aile ile karşımızda: X, daima 12 zengin erkekle sabit tuttuğu seçkin bir müşteri portföyü olan pahalı bir erkek fahişedir ve ucunda para yoksa kimseyle asla yatağa girmez. Eşcinsel kimliğini yeni keşfetmiş olan ve doğru erkeği bekleyen güzel ev arkadaşı Andrew’a gizli bir aşk besler. Ama Andrew’a göre bir fahişe onun için doğru erkek değildir. Evin diğer sakini, sevişmeye bir türlü doyamayan 17 yaşındaki Joey ise, X’e için için yanmaktadır. Bu üç erkek arasında yoğun bir cinsel gerilim yaşanırken, X’in 12 kişilik kadroyu doldurmak için tanıştığı 79 yaşındaki münzevi Gregory her şeyin üstüne tuz biber eker.

    Kraliçe Fabrika’da (2008)
    The Queen is in the Factory
    Tür: Dram
    Konu: Kalıpları ve sınırları olan genç moda editörü Yağmur (Dicle Kartal) erkek kardeşi Bulut’un (Çağrı Aslan) eşcinselliğini kabul etmemektedir. Oyun yazarı olmak isteyen Bulut “Fabrika” adını verdiği evinde, kendine Andy Warhol’culuk oynadığı bir dünya yaratmıştır. Yağmur sevgilisi Kaya’nın (Fatih Günaydın) evlilik beklentisi ile boğuşurken, Bulut’da erkek arkadaşı Kaan’ın (Şenol Demir) dünyasına ayak uydurmaya çalışmaktadır. Bu iki kendi içinde farklı çatışmaları olan ilişki devam etmeye çalışırken bir ölüm haberi her şeyi değiştirecektir. Yağmur’un yakın arkadaşı Efe (Umut Armağan) “nefret cinayetine” kurban gitmiştir. Bunun üzerine Yağmur bir karar verir: kardeşini “tedavi ettirecek, onu kurtaracaktır”. Sonunun Efe gibi olmasını engelleyecektir. İki kardeşin çıkacakları bu traji-komik yolculuk yıllarca bastırdıkları ne varsa su yüzüne çıkaracak, onlara yeni bir hayatın kapılarını açacaktır.

    “Kraliçe Fabrika’da”, anne ve babaları tarafından hiç “dokunulmamış”, yirmili yaşlardaki iki kardeşin: YAĞMUR ve BULUT’un hikayesi. Film aile bağlarına, gençliğe, ilişkilere, aşka, sekse, aldatmaya ve romantizme GENÇ, DİNAMİK, FARKLI ve CESUR bir bakış açısıyla yaklaşmayı hedefleyen küçük/bağımsız bir yapım.

    Kamera önünde ve arkasında gençlerin çalıştığı film Andy Warhol, Woody Allen ve Liza Minnelli gibi isimlere göndermeler yapıyor.

    Basında büyük yankı uyandıran Gay İkonu rolünü HANDE YENER’in üstlendiği filmde BİLLUR KALKAVAN, GÜLSEREN GÜRTUNCA, ONUR BAŞTÜRK ve ÖZGÜR ÖZBERK konuk oyuncu olarak yer alıyorlar.

    Film, geçen yıl Epsilon Yayınları’ndan “Hep Böyle Kal” adlı romanı yayınlanan Ali Kemal Güven’in ilk uzun metrajı.

    Ünlü isimler de dahil olmak üzere kimsenin maddi bir karşılık almadığı film, onbeş günde, neredeyse sıfır bütçeyle çekildi.

    Presque Rien (2000)
    Come Undone
    Tür: Dram, Romantik
    Konu: Annesiyle yaşayan 18 yaşındaki eşcinsel bir gencin bir gün sahilde yaşıtı bir sevgili bulmasıyla gelişen olaylarını anlatan film ülkesi dahil birçok ülkede ödül alan filmlerden biri oldu…

    Eating Out (2004)
    Yesinler Seni
    Tür: Komedi
    Konu: Yönetmen adayı Niomi, lezbiyen p*rnoları çekerek hayatını kazanmaktadır. Bu çabaları arkadaşlarından sert eleştiriler alır. Heteroseksüel erkek olan film yapımcısı patronları, çektiği filmleri, fantezi peşinde koşan erkeklere değil de; gerçek lezbiyenlere hitap ettiği için fazla gay bulurlar ve yapımcılığını üstlenmeyi reddeder-ler. Tam bu dönemde Niomi, bir çöpçatan şovunun lezbiyenlere ayrılan ilk bölümünü çekme teklifi alır.Ama tabi ki de bu programda katılımcılar, gerçekten de lezbiyen bir çift olup, çıkmaya başlamaya-caklardır.Gerçek lezbiyenler tarafından, gerçek lezbiyenler hakkında yapılan ilk Japon filmi olan Şeker Şey;hem seksi, hem romantik, hem de taptaze senaryosu ve kadın cinselliği hakkındaki heyecan verici bakış açısıyla son derece ilginç bir film.

    The History Boys (2006)
    Tarih Öğrencileri
    Tür: Dram, Komedi
    Konu: 2005’te altı Tony Ödülü birden alarak Broadway’de olay yaratan bu oyun, tiyatro yönetmeni Nicholas Hytner tarafından (ki Kral George’un Deliliği ve The Object of My Affection / Aşkımın Hedefisin’i de yönetmiştir) tiyatrodaki oyuncu kadrosuyla birlikte beyaz perdeye uyarlanmış. Çokkatmanlı ve sürükleyici bu trajikomedi, büyümek, eğitimin amacı, öğretim yöntemleri, eşcinsellik ve İngiliz eğitim sistemi gibi temaları işlemektedir. 1983’te Yorkshire’da geçen filmde, sekiz öğrencinin Oxford ve Cambridge’e başvurma süreçlerine tanık olunmaktadır. Onlarla yakından ilgilenen iki öğretmenleri vardır: Öğrencilerin zihinlerini açmayı amaçlayan Hector ve sınav kurulunun dikkatini çekecek taktikler öğretmek üzere okul müdürü tarafından tayin edilen Irwin.

    Ma Vie En Rose (1997)
    Pembe Hayat
    Tür: Dram
    Konu: Ludo, harika ailesi ile beraber Paris’in masallarını andıran güzellikteki bir banliyösünde mutlu bir hayat sürmektedir. Hayatı imrenilecek kadar güzeldir. Ancak ortada bir sorun vardır. Ludo ne istediğini bilmektedir ve bir rüyası vardır: Ludo bir kız çocuğu olmak istemektedir!

    Farklılığın, arzunun, sihrin neşe dolu ve acı-tatlı hikayesi… Sıra dışı genç oyuncu George Du Fresne’nin hayret verici performansı sayesinde Ma Vie En Rose, gerçek bir sinema deneyimi.

    Normal (2003)
    Normal
    Tür: Dram
    Konu: Roy ve Irma (Jessica Lange “Postacı Kapıyı İki Kere Çalar”dan), Applewood bir aile olarak yıllardır birlikte yaşamaktadırlar. Kızları Patty Ann (Hayden Panettiere “Heroes” dan…) onlarla birliktedir. Oğulları ise şehir dışındadır. 25. evlilik yıl dönümlerinde Roy, aldığı kararı eşine açıklar ve artık transeksüel kimliğini ortaya koyacaktır! Etki sahası aileyi de aşan bu karar, pek çok dönemden geçerek sonuca ulaşır.

    Get Real (1998)
    Get Real
    Tür: Dram, Romantik
    Konu: Steven 16 yaşında eşcinsel olduğunun farkına varmış bir gençtir. Cinselliği yaşamak içinse çok şevklidir hatta kimi zaman parak kenarında bulunan erkekler tuvaletinden bile medet ummaktadır. Yakın arkadaşı ve sırdaşı olan Linda onu hep uyarmış olsa da Steven için bu artık takıntı haline gelmiştir. Kendine benzer birini ararken karşısına okulun koşu takımı yıldızı ve kızların favorisi John çıkıverir. ilk açılmalar ve kendini buluşların ardından birbirlerini keşfederler. John bu durumun altında ezilmektedir ve kendini frenleme kararı alır. Diğer bir yandan bu evrede Joha’a genç kızların tekliflerine ilgili gibi davranması Steven’ı yaralamaktadır. Nerede ciddiye alıp nerede ise soğukkanlı durmasını yeni öğrenildiği gençlikte böylesi bir ilişki, Steven’ı ağırlığı ile çok kısa zamanda ezer. Tahammülün bittiği yerde ise koca bir okul, farketmedikleri gizli hayatlarla yüzleşirler.

    Before Night Falls (2000)
    Karanlıktan Önce
    Tür: Biyografi, Dram
    Konu: Aynı zamanda başarılı bir ressam ve heykeltraş olan ve 1996 yılında çektiği ilk filmi “Basquiat”la pek çok festivalde ödül kazanan Julian Schnabel’ın Kübalı şair ve yazar Reinaldo Arenas’ın otobiyografik romanına dayanarak çektiği “Karanlıktan Önce”, yazarın yaşamını Küba’daki çocukluk yıllarından New York City’deki ölümüne dek geniş bir perspektiften ele alıyor. Küba Devrimi’nden sonra yaşananları içeriden bir bakışla karşımıza getiren filmde, eşcinsel bir yazar olduğu için hapse atılıp işkence gören Arenas’ın, en zor anlarında bile yazmaktan vazgeçmeyişine tanık oluyoruz. Ülkemizde biraz gecikmeli olarak vizyona giren filmin, parlak oyuncu kadrosuyla dikkat çektiğini ve 2000 yılında Venedik Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü aldığını hatırlatalım…

    Hate Crime (2005)
    Nefret Suçu
    Tür: Dram, Gerilim, Mistik, Suç
    Konu: Tommy Stovall tarafından yönetilen 2005 yılı yapımı filmde, yeni taşındıkları mahallede komşuları tarafından nefret suçuna maruz kalan eşcinsel bir çiftin yaşadıklarını konu ediliyor. Hate Crime, güçlü bir aşkın bazı hoşgörüşürüz kişiler karşısında nelerle sonuçlanabileceğini anlatan bir film. Ayrıca film oyun kadrosu ile dikkat çekiyor.

    Boys Don’t Cry (1999)
    Erkekler Ağlamaz
    Tür: Dram, Romantik, Suç
    Konu: Başrol oyuncusu Hilary Swank’a 2000 Oscar’larında sürpriz bir ödül kazandıran “Erkekler Ağlamaz”, korkutucu olduğu kadar büyüleyici bir drama…Amerika’nın göbeğinden olağanüstü bir ikili hayat, karmaşık bir aşk üçgeni ve bölgeyi sarsacak bir suç doğuyor… Brandon Teena (Hilary Swank), Nebraska’nın Falls City kentine yeni gelmiş, umut veren bir geleceği olan ve bu küçük kırsal toplumu büyüleyen bir genç. Eğlenceden hoşlanan cazip Brandon’a herkes hoş bir flört, cömert ve sadık bir arkadaş gözüyle bakıyor. Oysa o aslında olanaklarının ötesine geçmiş bir hayalci, bir palavracı… Brandon’ın, çoğu kadın olan arkadaşları onun arzularının yoğunluğunun farkında oldukları halde, içlerinden hemen hemen hiçbiri onun kimliğinin ne ölçüde kendi icadı olduğunu fark edemiyor. Brandon’ın vahşice öldürülmesi, onun yetişmesine ilişkin olarak, daha önce kasabalı komşuları için meçhul olan ayrıntıları ortaya çıkartıyor.

    My Own Private Idaho (1991)
    Benim Güzel Idahom
    Tür: Dram, Romantik
    Konu: Oldukça küçük bir bütçeyle çekilen bu bağımsız film, bazı olumsuz eleştirilere ve dağıtımının sınırlı olmasına karşın kısa sürede başarı kazanarak eşcinsel sinema klasikleri arasında yerini aldı. Film, Mike ve Scott adlı iki erkek sokak fahişesinin izini sürmektedir. Mike’ın annesini aramak için Idaho’ya giden iki arkadaş, daha sonra kendilerini İtalya’da bulurlar. Zengin bir aileden gelen Scott, davranışlarının bir başkaldırı olduğu iddiasındadır. Mike ise eşcinsel ve aniden uykuya dalan bir narkoleptiktir. Bu kişisel keşif yolculuğu boyunca kurulan güçlü arkadaşlık, tek taraflı romantik bir sevgiye dönüşür.

    The Next Best Thing (2000)
    Tatlı Sürpriz
    Tür: Komedi, Romantik
    Konu: Abbie ve Robert çok iyi arkadaştırlar, paylaştıkları çok şey vardır, hayata bakışları, zekaları, görüşleri ve tabii aşktaki şanssızlıkları…

    Belki de çok iyi bir çift olabilirlerdi, ama tek bir şey onları bu birliktelikten uzak tutyordu o da Robert gay olması. Ama kader onları bir gece beraberce gittikleri bir kokteylden döndükten sonra yakaladı ve onları bir aile haline getirdi. Karşılarında beklemedikleri bir dünya vardı ve çocukluydular. Onlar belki de mükemmel bir aile değillerdi ama yaşadıkları tatlı bir sürprizdi.

    Dostana (2008)
    Dostana
    Tür: Dram, Komedi, Romantik
    Konu: Yeni bir kiralık ev arayan Kunal ve Sameer güzel bir ev bulurlar. Ama bir sorun vardır. Çünkü evde yaşayan bir kız olduğu için kiracı olarak bayanlar tercih edilecektir. Eve yerleşmek için Kunal ve Sameer, eşcinsel olduklarını söylerler. Böylece eve yerleşirler ama bu yalan ileride başlarını çok ağrıtacaktır.

    Sheng Xia Guang Nian (2006)
    Sonsuz Yaz
    Tür: Dram
    Konu: Vakit yaz. Sen ve ben. Bizi betimleyecek bir sözcük yok. Arkadaş mıyız, âşık mı? Tayvan’ın en genç yönetmenlerinden biri, bir aşk üçgeni çerçevesinde incelikli bir dostluk, yalnızlık korkusu ve olgunlaşma senfonisi sunmaktadır. Shane ve Jonathan ilkokuldan beri tanışmaktadır. Shane sınıfın soytarısı, Jonathan ise en parlak öğrencisidir. Garip bir dostluk olarak başlayan ilişkileri zamanla tek taraflı bir yasak aşka dönüşür; ta ki Carrie adlı yalnız bir kız hayatlarına girinceye dek. Üçü de er geç, gençlikte yaşanan duyguların kolay kolay geçip gitmediğini fark edecektir.

    Comme Les Autres (2008)
    Bebek Sevgisi
    Tür: Dram, Komedi, Romantik
    Konu: Uzun zamandır birlikte olan Manu ve Philippe,40’lı yaşların başında kariyer sahibi iki eşcinseldir… Manu çocuk doktoru, Philippe ise avukattır. Manu artık çocuk istemekte fakat Philippe ise buna karşı çıkmaktadır. Manu’nun çocuk sevgisi onu farklı arayışlara iter. Ve bir gün ufak bir trafik kazası ona istediği bebeğe ulaşma şansı verecektir…

    Fighting Tommy Riley (2005)
    Fighting Tommy Riley
    Tür: Dram, Spor
    Konu: Antrenör Marty Goldenberg uzun süredir ortalarda görünmemektedir. Antrenörlük kariyerinde eski günlerine dönebilmek aiçin yeni bir yetenek keşfetmek zorundadır. Karşısına Tommy çıkar. Beklediğinden daha büyük bir yetenek olan Tommy’nin branşının en iyisi olacağından şüphesi yoktur. Yanlız tek bir sorun vardır, Tommy’i bu yoldan edebilecek boks dışı yaşantısı.

    Boys Love (2006)
    Boys Love
    Tür: Dram
    Konu: Magazin editörü Taishin ile üniversite öğrencisi model Noeuru arasındaki eşcinsel temalı aşkı anlatan 2006 Japonya yapımı bir drama filmi…

    200 American (2003)
    200 American
    Tür: Komedi, Romantik
    Konu: Conrad, New York’ta yaşamakta olan bir eşcinseldir. Aynı zamanda bir reklam ajansında üst düzey yönetici olan Conrad eski sevgilisi olan Martin’e hala aşıktır. Başta sadece tek gecelik bir ilişki için kiralamış olduğu genç avustralyalı erkek fahişe Tyler’ı daha sonradan çalıştığı firmada işe alması ile işler değişmeye başlayacaktır. Martinle olan ilişkisinde yeniden bir alevlenme yaşanmaktadır ancak daha çok karmaşıklığa sürüklenen bu durumda Tyler’ın Conrad’a aşık olmasıyla durum tamamen farklı bir boyut kazanacaktır.

    Quinceañera (2006)
    Bakire ve Hamile
    Tür: Dram
    Konu: Meksika asıllı dindar bir ailenin kızı olan Magdalena, geleneksel ‘on beş yaş’ kutlamalarından birkaç ay önce hamile kalınca evini terk etmek zorunda kalır. Büyük amcası Tomas ile maço kuzeni Carlos’un yanına taşınan Magdalena’nın karnı büyüdükçe, ailesiyle bölgenin güzelleştirilmesine öncülük eden eşcinsel bir çift olan ev sahipleri arasındaki gerilim de giderek artar…

    Sundance Film Festivali tarihinde iki büyük ödülü birden alan ikinci film olan “Bakire ve Hamile”, Los Angeles’ta Latin kökenlilerin yaşadığı bir mahallede, ergen cinselliği, ırk ve sınıf çatışmaları ve geleneklerin buluşmasıyla ortaya çıkan olayları ele alıyor…

    Juste une Question D’amour (2000)
    Just a Question of Love
    Tür: Dram, Romantik
    Konu: Laurent ziraat fakültesi son sınıfta öğrencidir. Ailesi yakın bir kasabada yaşamaktadır. Eczacı babası ve şefkatli annesine karşı yeni kabul ettiği kimliğini saklamıştır. Kız arkadaşı ile ailesine haftasonu ziyaretleri yapmakta ve onlara layık evladı oynamaktadır. Oysa okuduğu şehirde kız arkadaşıyla kaldıkları evde yanyana bile yatmamaktadırlar. Korktuğu şey büyüktür. Kuzeni gay olduğunu açıklamış, ailesinin kabulüne fırsat ve zaman vermeden sevgilisiyle vietnama gitmiş, orada hepatit olmuş ve aile ise onu AIDS olmakla suçlamıştır. Daha sonrea da evden atmış, ölünce de ardından kahrolmuşlardır. Teyzesi ve eniştesinin hali içler acısıdır.

    Bu korkulu gizlenme ve sevgili arayışı tam da mezuniyete yakınken, okula yeni gelen asistan Cedric ile yepyeni bir başlangıca taşınır. Yaz stajını yanında yaparken ilk açılışlar, ilk dokunuşlarla başlayan gay life ertesi sabah Cedric’in annesinin yatak odası kapısını açmasıyla daha da ilginçleşir. Emma oğlunu kabul etmiş dul bir evhanımıdır. Hayattaki son kalesi Cedric’i kaybetmemek için onun herşeyine tahammül etmektedir. Cedric, Laurent’in ailesine de açılması için onu zorlar. Oysa daha o bu hayatı yeni tanımaktadır. Evet zaman hiç bir şeye müsaade etmemektedir…

    Laurent artık yol ayrımındadır. Ya rolüne son verecek aşkıyla sevdiği adamla ailesini ezip geçecek yada onun baskıları aşkını bitirecekdir. Asıl hesap etmediği olur ve Emma, Laurent’in ailesinin kendi gibi kabul edeceklerini sanarak durumu onlara açıklar. İşte şimdi herşey karışmıştır.

    Bu kadar karışıklık nasıl çözülecekdir… Harika bir romantizm, beş yıldızlı bir drama, bir fransız klasiği edasıyla geliyor… Ve hiç kimsenin tahmin edemiyeceği bir sonuca çıkarıyor… Kesinlikle seyredilmeli…

    Boat Trip (2002)
    Çılgınlar Gemisi
    Tür: Komedi
    Konu: Jerry ve Nick hayatlarına giren kadınlardan sık sık kazık yiyen sıkı dostlardır. Güzel bir yolculuğa çıkıp, yaz mevsiminin güneşinden, bekarlığın da sürprizlerinden faydalanmaya karar verirler. Bunun en güzel yolu ise bir gemi yolculuğu gibi gözükmektedir…

    Tanışacakları kadınların ve unutulmaz anların hayalini kurarak yolculuğa başlarlar. Fakat bindikleri gemide ters giden birşeyler vardır. Yolcular ağırlıklı olarak erkeklerden oluşmaktadır ve oldukça samimi bir tavır sergilemektedirler. Yanlışlıkla bir eşcinsel turuna katılmışlardır!

    Gemiden atlayıp atlamamak konusunda kararsız kalan ikili, durumla yüzleşip olayları iyi yönleriyle görmeye karar verir. Gemide tek tük de olsa kadınlar da vardır. Ve gemi işlerinden arta kalan zamanlarda çok sıkılmaktadırlar!..

    Eğlenceli ve keyifli bir film bekleyenleri hayal kırıklığına uğratmayacaktır.

    Wedding Wars (2006)
    Wedding Wars
    Tür: Dram, Komedi
    Konu: Shel Grandy düğün organizasyonları yapan başarılı ve eğlenceli biridir. Shel Grandy’nin ağabeyi Ben Grandy, valinin kızı Maggie Welling ile evlenecektir ve vali düğün organizasyonunu John Stamos’un organize etmesini ister. Vali Conrad Welling, homofobik biridir ve eşcinsel evliliğe karşıdır. Vali Conrad Welling, damadının kardeşinin eşcinsel olduğunu öğrenince olaylar farklı bir boyut kazanır.

    Touch of Pink (2004)
    Pembe Dokunuş
    Tür: Dram, Komedi, Romantik
    Konu: Fotoğraf sanatçısı olan Alim,erkek arkadaşı Giles ile Toronto’da bulunan annesi ve diğer akrabalarının baskısından uzak bir şekilde Londra’da yaşamaktadır. Son derecede tutucu olan annesinin kendisini ziyarete gelmesiyle birlikte tüm düzeni değişir. Oğlunun gay oduğundan habersiz olan annenin tek derdi, oğluna aileleri gibi mutaassıp bir kız bulmaktır.

    I Love You Phillip Morris (2009)
    Seni Seviyorum Phillip Morris
    Tür: Dram, Komedi
    Konu: Steven Russell evli ve çocuklu bir adam ancak hapse girince tercihleri biraz değişiyor. Hücre arkadaşı Phillip Morris’e (Ewan McGregor) aşık olan Philip, sevgilisiyle birlikte hapisten kaçmanın yollarını arıyor.

    Senaryo Steve McVicker’in aynı adlı romanından uyarlanmış ve yaşanmış bir hikaye olduğu söyleniyor. Kurmaca eserlerdeki gerçeklik payı tartışılır tabi. Ama bu romanın filmleştirilmesi oldukça ilginç, çünkü başrollerinde eşcinsel karakterlerin olduğu pek fazla Hollywood yapımı yok. Varolanlarda zaten belli başlı, hatırı sayılır yönetmenlerin filmleri. Çok fazla izleyiciye ulaşan Brokeback Mountains dışında bir film olduğunu da hatırlamıyorum. Genelde ana akım sinemada eşcinsel karakterler hikayenin yan unsuru olan gülmece karakteri olarak kullanılıyorlar. Bu bakımdan I Love You Phillip Morris’in nasıl bir yerde duracağını merak ettim doğrusu. Bazı kaynaklar filmi Catch Me if You Can’le Brokeback Mountain karışımı olarak nitelemiş. Amerikalıların adeti de bu işte, bir şeyle ilgili görüşlerini aktarmak için onu illa başka bir şeye benzetmek, bilmemle bilmemneyle buluşursa demek zorundalar 🙂

    Yönetmenler Glenn Ficarra ve John Requa daha önce Cats & Dogs,Bad News Bears gibi yapımlarda senarist olarak çalışmışlar, ilk kez yönetmen koltuğuna oturuyorlar. Her halukarda bence Jim Carrey ve Ewan McGregor’u aşık rolünde izlemek ilginç bir deneyim olacak. Bekleyip göreceğiz.

    Shelter Island (2003)
    Fırtınalı Gece
    Tür: Gerilim
    Konu: Bir beyzbol sopası, iki güzel kadın, bir beklenmedik misafir, bol erotizm… Lezbiyen çift Lou (Ally Sheedy) ile Alex (Patsy Kensit) Manhattan’daki şık dairelerinde gösterişli bir hayat sürmektedirler. Eski bir golf şampiyonu olan Lou sabah koşusu dönüşü sokakta saldırıya uğrar. Bu tatsız olayın şokunu atlatmak için bir süreliğine arkadaşları Carly’nin (Mimi Langeland) yazlık evine giderler.

    Evin bulunduğu ada genelde sessiz sakin bir yerdir. Ama önce adanın şerifi (Chris Penn) ardından da beklenmedik bir şekilde kızların evine gelen bir yabancı (Stephen Baldwin) bu sakinliği bozacaktır. Üstelik, fırtına yüzünden adada elektrikler kesilmiş, telefon çalışmıyordur.

    Mine Vaganti (2010)
    Serseri Mayınlar
    Tür: Dram
    Konu: İlk kez Berlin Film Festivali’nde izleyici ile buluşan, ünlü yönetmen Ferzan Özpetek’in yönettiği son filmi Serseri Mayınlar (Mine Vaganti) İtalya’da daha vizyona girdiği ilk üç günde 500.000 kişi tarafından izlenerek büyük bir ilgiyle karşılandı.

    Geleneksel bir İtalyan ailesinin konu edildiği filmde ünlü İtalyan oyuncu Riccardo Scamarcio, Nicole Grimaudo, Alessandro Preziosi ve Lunetta Savino rol alıyor.

    Filmde, makarna üretimi yapan geniş bir İtalyan ailesi ile geleneksel aile kalıplarının dışında bir hayat tarzını benimseyen oğulları Tommaso (Riccardo Scamarcio) ile Antonio (Alessandro Preziosi) arasında geçen dokunaklı, ilginç bir o kadar da komik öyküleri anlatılıyor.

    A Single Man (2009)
    Tek Başına Bir Adam
    Tür: Dram
    Konu: 52 yaşında bir İngiliz Edebiyatı Porfesörü olan George Falconer, yaşamını uzun süreden beri birlikte paylaştığı hayat arkadaşı Jim i kaybetmiştir. Onun ölümünün ardından George hayatın anlamını kaybettiğini hissetmektedir. Geçmişte yaşamaya başlayan ve geleceğe dair şüpheleri olan George un en iyi arkadaşı, kendisi gibi varlık problemleri ile boğuşan güzel Charley dir.Hayatı sorgulayan George gün boyunca etrafında gelişen olayları izler, yeni insanlarla karşılaşır ve günün sonunda anı yaşamanın anlamına varır.

    J’ai Tué Ma Mère (2009)
    Annemi Öldürdüm
    Tür: Biyografi, Dram
    Konu: Cannes’ın en çok konuşulan filmlerinden olan Annemi Öldürdüm, aynı zamanda Kanada’nın Oscar aday adayı oldu. Filmin merkezinde, annesini sevmeyen eşcinsel lise öğrencisi Hubert var. Annesinin düzenbazca manevralarından ve suçluluktan bunalmış, onu küçümsemekten kendini alamıyor. Bu aşk/nefret ilişkisinin kafa karışıklığıyla Hubert ergenliğin gizemlerine sürükleniyor. Henüz yirmi yaşındaki Xavier Dolan yazıp yönettiği ve başrolünde oynadığı ilk filminde son derece açık sözlü.

    Meine Schwiegertochter ist ein Mann (2009)
    Benim Gelinim Bir Erkek
    Tür: Dram, Komedi, Romantik
    Konu: Eşinden ayrılmış ve ayrı olarak yaşayan Katharina Remminger Baverya bölgesinde yalnız olarak yaşamaktadır. Katharina’nın oğlu ise üniversitede mimarlik bölümünü okumaktadır. Bir gün evleneceği arkadaşıyla ziyarete geleceğini söyleyen Katharina’nın oğlu, arkadaşının adının Niki oldugunu söyler. Bu durum karşısında bir bayan bekleyen Katharina’nın tepkisi ve devamında gerçekleşen komik ve dramatik olaylar dizisi.

    Other Angels (2010)
    Teslimiyet
    Tür: Dram, Komedi
    Konu: İstanbul’un Tarlabaşı semtinde kendinden başka üç travestiyle birlikte fahişelik yaparak hayatını kazanan Sanem, yaşamın zorluklarına ve maruz kaldığı baskılara bir kahramanın gelip onu bu hayatttan kurtaracağı hayalleri ile katlanmaya çalışır. Birgün mahallelerine yeni taşınan Gökhan’ı görür. O’nun aradığı kurtarıcı olabileceğini düşünen Sanem, çocukça oyunlarla Gökhan’ın ilgisini çekmeyi başarır. İkisi arasında suskun bir ilişki başlar. Yaşadığı ev beklenmedik olaylarla sarsılınca, Sanem henüz adını bile bilmediği Gökhan’ın yanına sığınmak zorunda kalır. Böylece Gökhan’ın Sanem’in kimliğini, Sanem’in ise Gökhan’ın güvenilirliğini sorguladığı bir yolculuk başlar.

    The Kids Are All Right (2010)
    İki Kadın Bir Erkek
    Tür: Dram, Komedi
    Konu: Lezbiyen bir çift olan Nic ve Jules, yapay döllenme ile çocuk sahibi olmuşlardır, hem de iki kere. Çocuklar ergenliğe girdiklerinde gerçek babaları ile tanışmak isterler. Paul adındaki donör onların babalarıdır ve çocuklar Paul’ü anneleri ile tanıştırmak ister. Paul’ün gelmesi aile düzenini değiştirecek ve yepyeni bir aile tanımının yapılmasına yol açacaktır.

    Les Amours Imaginaires (2010)
    Kalp Atışı
    Tür: Dram, Romantik
    Konu: Nicolas ve Marie bir Vietnam restoranına giderler. Bu sırada Nicolas’ın bir arkadaşı olan Francis de oradadır ve O’nu arkadaşı Anthony’le tanıştırır. Bu olay garip bir aşk üçgeninin başlangıcıdır. 2010 Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde yarışan film, Annemi Öldürdüm filmiyle uluslararası festivallerde büyük başarı yakalayan genç yönetmen Xavier Dolan’ın ikinci uzun metraj filmi.

    Zenne Dancer (2011)
    Zenne Dancer
    Tür: Biyografi, Dram, Komedi
    Konu: İmkansız bir üçlünün dostluk öyküsü: DANIEL, Türkiye’nin değer yargılarını çok tanımayan ve 1 yıllığına İstanbul’a gelen bir Alman fotoğrafçı. Renklerini gizlemekten sakınmayan, ailesinden koşulsuz destekle koruma gören ve İstanbul’un dans klüplerinde Zennelik yapan CAN. Ve doğulu, muhafazakar bir ailenin çocuğu olan AHMET.

    Birbirleriyle dostluk, aşk ve anlayışla birarada yaşamayı başarabilen üçlünün karşısına çıkan töre, devlet ve muhafazakar aile değerleri…

    Filmin senaryosu, 2008 yılında babası tarafından gay olduğu için öldürülen Ahmet YILDIZ’ın gerçek hikayesinden esinlenilerek kaleme alınmıştır.

    Side Effects (2013)
    Acı Reçete
    Tür: Dram, Gerilim, Suç
    Konu: Emily ve Martin, Amerikan rüyasının örnek ve gözde çifti gibidir. New York’ta yüksek standartlara sahip lüks ve başarı içinde bir hayat sürdürürlerken Martin’in bir borsa yolsuzluğuna karışması ve hapse girmesi tüm yaşamlarını alt üst edecektir. Emily, kocası hapse girdikten sonra küçük bir apartman dairesine taşınır ve depresyon-anksiyete belirtileriyle boğuşmaya başlar. 4 yıl boyunca kocasını beklerken bir yandan psikiyatr ve ilaç yardımı alır. İlaçların sayesinde yaşamaya çalışan kadın için doktoruyla arasında başlayan ilişki sonrasında işler iyiden iyiye zorlaşacaktır…

    Ünlü yönetmen Steven Soderbergh tarafından yönetilen filmin başrollerinde Channing Tatum, Jude Law, Catherine Zeta-Jones ve yakın zamanda ‘Sosyal Ağ’ ve ‘Ejderha Dövmeli Kız’ gibi filmlerle yıldızı parlayan Rooney Mara yer alıyor. Filmin senaryosu ise yönetmenin ‘Contagion’ filminde de birlikte çalıştığı Scott Z. Burns’e ait.

    Mixed Kebab (2012)
    Karışık Kebab
    Tür: Dram
    Konu: Karışık Kebab, Belçika’da yaşayan Türk İbrahim ile Türkiye’deki beşik kertmesi Elif’in yıllar sonraki buluşmalarını konu alan bir yapım. Türk aile hayatının çatışmalarını, güçlüklerini konu alan dramatik bir film olduğunu, özelikle genç insanların kültürleri ve aileleriyle yaşadıkları çatışmaları ele ele almaktadır.

    “Mixed Kebab”, Antep’te yaşayan tutucu bir ailedeki çatışmaları konu alıyor. Belçika’da yaşayan bir Türk ailenin oğlu olan İbrahim, ailesinin zoruyla beşik kertmesi olan ve Türkiye’de yaşayan Elif’le tanışmaya ve evlenmeye gönderilir. İlk defa Türkiye’ye gelen İbrahim, tanıştığı Elif’i tatlı ve çekici bulur, ancak yaşanan kültür farklılıkları yüzünden onunla bir ömür geçiremeyeceğini düşünür. Bunun yanında Elif’inde evlenmeyi düşündüğü bir erkek arkadaşı vardır.

    The Imitation Game (2014)
    Yapay Oyun
    Tür: Biyografi, Dram, Gerilim, Savaş
    Konu: Alan Turing, yaşadığı dönemin en büyük matematik dehalarından birisidir. 2. Dünya Savaşı tüm acımasızlığıyla devam ederken, Nazilere ait kırılamaz denilen “Enigma” şifrelerini kırmayı başaracaktır. Ulusal kahraman ilan edilen genç deha, bu başarısı ile ödüllendirilir.

    Günümüz bilgisayarlarının yaratıcısı olarak kabul edilen Alan Turing, aynı zamanda eşcinsel olduğunu itiraf ettiği için toplum şiddeti görmüştür. Bu sebeple, yediği zehirli elma ile hayatına son verir. 5 dalda Altın Küre adayı ve 34 ödül kazanmış olan tarihin en iyi filmleri arasında yer edinen bu yapım için yorumlarınızı bekliyoruz.

    Love is Strange (2014)
    Aşk Başkadır
    Tür: Dram
    Konu: Başrollerini John Lithgow, Alfred Molina ve Marisa Tomei’nin paylaştığı bu sıcak romantik filmde, birlikte geçirdikleri 39 yılın ardından işlerinden ayrılan ve bu yüzden de yaşadıkları şehri terk etmek zorunda kalarak New York’ta bir apartmana yerleşen eşcinsel bir çiftin öyküsü anlatılıyor. Filmin yönetmeni ise Ira Sachs.

    Blue is the Warmest Color (2013)
    Mavi En Sıcak Renktir
    Tür: Dram, Romantik
    Konu: Yönetmenliğini Abdellatif Kechiche’in üstlendiği, romantik dram türündeki 2013 yapımı Fransız filmi. Başrollerini Léa Seydoux ile Adèle Exarchopoulos’un paylaştığı film, Julie Maroh’un Le bleu est une couleur chaude isimli çizgi romanından uyarlanmıştır. Film, ergenlik çağındaki bir kızın eşcinsel olduğunu keşfetmesinin ardından yaşadıklarını konu alır. Kızların erkeklerle çıkmasına cinsel ilgi yönünde kendini inandırmış bir genç kız Adèle’in, kendi eşcinselliğini Emma’da bulması ve devamında yaşadığı olaylar konu edinilmiştir.

    İlk gösterimi 23 Nisan 2013 günü Cannes Film Festivali’nde yapılan film, Altın Palmiye ve FIPRESCI ödüllerinin sahibi oldu. Yönetmen Kechiche’e ek olarak filmin başrol oyuncuları Seydoux ve Exarchopoulos’a da Altın Palmiye ödülü verildi. Böylece ilk kez bir yönetmenin yanında oyunculara da Altın Palmiye verilmiş oldu.

    Weekend (2011)
    Hafta Sonu
    Tür: Dram, Romantik
    Konu: Beklenenden daha fazlasına dönüşen tek gecelik bir ilişki hayatlarına anlam vermeye çalışan iki genç adamın alışılmadık aşk hikayesi… Russel, bir Cuma gecesi eşcinsel olmayan arkadaşlarının evindeki partiden sonra tek başına bir gey bara gider. Bar kapanmak üzeredir. Glen’le karşılıklı bakışmaları önce bir takip oyununa sonra da Russel’in evinde sonlanan bir gecelik ilişkiye dönüşür. Ertesi sabah ayrılmalarına rağmen ikisi gün boyu birbirlerini düşünmeye devam eder ve böylece onlar için, barlara ve yatak odalarına taşınacak bir hafta sonu başlar. Olabildiğine farklı iki erkeğin kısa bir zaman dilimine sığan birliktelikleri ve birbirlerinin bedenlerine alışma süreçleri, bolca doğaçlama anlarla, asla stilistik olma tuzağına düşmeden, oldukça gerçekçi bir biçimde anlatılıyor. Andrew Haigh, kendinde eksik olan parçaların ötekinde bulunması üzerine, doğaçlamanın ve gündelik detayların ön planda olduğu bir filmle karşımızda. Senenin en önemli filmlerinden biri.

    Go Fish (1990)
    Go Fish
    Tür: Dram, Romantik
    Konu: 1994 yapımı bir Rose Troche filmi. Guinevere Turner’ınn başrolde oldugu film ihtiraslı bir hikayeyi konu alıyor. Romantik komedi sınıfına da sokabileceğimiz film, enteresan bir tat arayanlar için birebir.

    Little Ashes (2008)
    Küçük Küller
    Tür: Biyografi, Dram, Romantik
    Konu: 1922’de Madrid göreneksel değerlerin, caz, Freud ve yenilikçiliğin tehlikeli etkileri arasında bir meydan okuma savaşı.Salvador Dali, büyük bir sanatçı olma tutkusuyla 18 yaşında üniversiteye girmiştir.Onun utangaçlığının ve şahlanmış göstermeciliğinin garip harmanı, üniversitede sosyal tabakadan iki kişinin dikkatini çekmiştir; Federico García Lorca ve Luis Buñuel.Film bu üçlünün gençlik dönemlerini, dostluklarını, farklı yönden ilişkilerini ve kendi dallarında bir ressam, bir şair ve bir yönetmen olarak yükselişlerini konu almaktadır.

    Beyond the Hills (2012)
    Tepelerin Ardında
    Tür: Dram
    Konu: Devotee Voichita ve Aline aynı yetimhanede birlikte büyümüş, burada cinsel taciz gibi zorlu durumları birlikte atlatmış iki yakın arkadaştır. Yetimhaneden sonra yolları ayrılan iki kadından Voichita Almanya’ya göçmüş ve orada yaşamış; Alina ise Romanya’ya yerleşip oradaki bir manastıra sığınmıştır. Voichita depresyon ve yalnızlıktan müstarip olduğu Almanya’dan Romanya’ya eski arkadaşını ziyarete gider. Planlarına göre Romanya’dan Alina’yı da alıp yeni bir hayata başlayacaktır. Ancak Alina’yı yaşadığı manastırda bulduğunda beklemediği bir durumla kaşılaşır.

    ‘4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün’ filmiyle dünya çapında tanınan ve Altın Palmiye olmak üzere onlarca ödüle layık görülen Cristian Mungiu’nun son filmi olan ‘Tepelerin Ardında’, bu yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’ye aday gösterilmişti.

    The Normal Heart (2014)
    Kalbin Direnişi
    Tür: Dram
    Konu: Tiyatro oyunu The Normal Heart’ın TV filmi uyarlaması olan yapıtta 80’li yıllarda salgın şeklinde yayılan AIDS virüsüne karşı başlattığı kampanyayla dikkat çeken aktivist yazar Ned Weeks’in hikayesini konu ediniyor. Ned Weeks, erkek arkadaşı Felix ile birlikte bu virüse ve insanların kafalarındaki AIDS imajına karşı esaslı bir başkaldırış öyküsünü ortaya çıkarırlar. Dünyaya göstermeye çalıştıkları şeylerden biri de insanların zannettiğinin aksine AIDS’in eşcinsel birliktelikten doğan bir hastalık olmadığı gerçeğidir. Ned Weeks, kendi adımlarıyla başlattığı bu mücadelede, hastalığa karşı savaşan bir grubu da kurarak önemli bir figüre dönüşür.

    Appropriate Behavior (2014)
    Makul Davranış
    Tür: Komedi
    Konu: Kahraman sorar: “İnsanlar nasıl tanışır, birbirlerinden hoşlandıklarına karar verir ve hoşlanmaya devam ederler?” Elbette filmin bu çözülemeyen probleme (ya da anlaşılmayan mucizeye) önerdiği bir formül yok; ama onun yerine, “atlatmayı” çok etkileyici, komik ve günümüze dair bir dille anlatıyor. Burada söz konusu olan çift iki kadın. Birisi, dışarıdan her şeyin mükemmel göründüğü geleneksel İranlı ailesine açılması o kadar da kolay olmayan Şirin. Diğeri de ayrıldıktan sonra eskisi gibi yürüteceklerine emin olamayan Maxine. Makul Davranış, (Girls’ün yeni sezonunda da karşımıza çıkacak olan) Desiree Akhavan’ın hem oyuncu hem de yönetmen olarak arz-ı endam ettiği, otobiyografik dokunuşlarla dolu bir Brooklyn komedisi ve senenin en eğlenceli filmlerinden biri.

    Handsome Devil (2016)
    Şeytan Tüyü
    Tür: Dram, Spor
    Konu: İrlandalı yazar ve yönetmen John Butler’ın kendi senaryosundan filme aldığı Şeytan Tüyü etkileyici ve hareketli bir gençlik filmi. 16 yaşındaki Ned babasının zoruyla bir yatılı okula gider. Ned’in en büyük tutkusu müziktir ama gittiği okulda geçerli olan tek tutku rugby sporudur. Kırmızıya boyanmış saçlarıyla dikkat çeken Ned, bu maço ortamda hemen hakaretlere maruz kalır. Oda arkadaşı Conor ise yakışıklı ve başarılı bir sporcudur ama farklı sebeplerle o da okul arkadaşlarına uyum sağlayamamaktadır. Bu iki dışlanmış gencin dostluğu kendilerini keşfetmelerine aracı olur. Butler, oyuncularından aldığı iyi performanslar ve enerjik bir kurgunun yardımıyla, samimi ve herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir büyüme öyküsü anlatıyor.

    Yves Saint Laurent (2014)
    Yves Saint Laurent
    Tür: Biyografi, Dram
    Konu: 1957 yılında, Paris’teyiz. Henüz 21 yaşında olan üstün yetenekli tasarımcı Yves Saint Laurent, moda gurusu Christian Dior’un sağ koludur. Christian Dior ansızın hayatını kaybettikten sonra işlerin başına geçen Saint Laurent, ilk tasarımını hazırladıktan sonra ünü tüm hızıyla yayılmaya başlar. Artık moda dünyasının yükselen yıldızıdır. Bir moda şovu sırasında Pierre Bergé ile karşılaştığında ise hayatını tamamen değiştirecek bir ilişkiye adım atmış olur. Birbirlerine aşık olan ikili, iş hayatında da birlikte hareket etmeye başlarlar. Üç yıl sonra ise kendi markasını, Yves Saint Laurent’i yaratmış olur. Ne var ki Yves Saint Laurent’in yaratıcılığı hem özel hayatını hem de iş yaşamını etkiler hale gelir.

    Jalil Lespert’in yönetmenliğinde çekilen film, Laurence Benaïm’in kitabından Jacques Fieschi, Jalil Lespert ve Marie-Pierre Huster tarafıdan beyzperdeye uyarlandı. Başrol Yves Saint Laurent’i ise Pierre Niney canlandırıyor.

    White Bird in a Blizzard (2014)
    Karda Bir Beyaz Kuş
    Tür: Dram, Gerilim, Mistik
    Konu: Kat Connor, annesinin beklenmedik ve esrarengiz bir şekilde, ardında hiçbir iz bırakmadan kaybolmasıyla hayatı değişin genç bir kadın. Son derece alımlı bir kadın olan Eve, o güne dek çeşitli zorluklara rağmen ailesinin yanında olmaya devam etmiştir. Ancak haber vermeden ortadan kayboluşu Kat’in yeni bir deneyime adım atmasına neden olur. Bir türlü yıldızının barışmadığı annesinin ortadan kaybolması Kat’i başlarda büyük bir rahatlığa iter. Artık istediğini yapabildiği bir düzene kavuşmuştur. Ne var ki bu vedanın ardında yatan nedenleri ve sonuçları tek başına keşfetmek zorunda kalacaktır.

    Laura Kasischke’nin romanından beyazperdeye uyarlanan bu büyüme öyküsünün başrollerinde Eva Green, Shailene Woodley ve Christopher Meloni yer alıyor.

    A Jihad for Love (2007)
    Aşk İçin Cihat
    Tür: Belgesel
    Konu: Batı medyasında cihat çoğunlukla kutsal savaşla eş sayılır. Fakat Arapçadaki kelime anlamı mücadele veya Allahın yolunda çabalamaktır. Bu filmde, onları ülkeleri, aileleri ve hatta kendileriyle karşı karşıya getiren kişisel aşk cihatlarını sürdüren kişilerle tanışıyoruz. Yapımcılığını Tanrının Önünde Titrerkenin yönetmeni Sandi DuBowskinin üstlendiği ve Müslüman eşcinsel sinemacı Parvez Sharmanın yönettiği Aşk İçin Cihat Hindistan, Pakistan, İran, Türkiye, Mısır, Güney Afrika ve Fransadan hayatlar sunarak İslamla eşcinsellik arasındaki karmaşık kesişme noktalarını keşfe çıkıyor; film, dünyada bu konuda yapılmış ilk belgesel olma özelliğini taşıyor.

    Be Like Others (2008)
    Herkes Gibi Ol
    Tür: Belgesel
    Konu: Bugün İran’da cinsiyet değiştirme operasyonları yasal. Yirmi yıldan uzun bir süre önce Ayetullah Humeyni’nin verdiği bir fetva ile “teşhisi konmuş transseksüellerin” cinsiyet değiştirmeleri yasal ilan edilmişti. Ancak İran’da hâlâ eşcinselliğin cezası ölüm. Cezalandırılmaktan, dışlanmaktan ve taciz edilmekten korkan eşcinsel erkekler için tek kaçış yolu, onlar için yasal kabul edilen tek kimlik: Yani transseksüellik. Tek istekleri “düzgün bir yaşam” sürebilmek olan genç eşcinsel erkekler, ülkenin en kabul gömüş cinsiyet değiştirme kliniğinde Dr. Bahram Mir Jalali’nin hastası olmak için sıralar oluşturuyorlar. Hastalara bu süreçte destek olan 24 yaşındaki Vida kendi ameliyatından sonra “yeniden doğduğunu” iddia ediyor, ancak ameliyat sonrasında onları bekleyen tehlikelere dikkat çekmeyi de ihmal etmiyor. İranlı-Amerikalı yönetmen Tanaz Eshaghian, cinsiyet değişimine hazırlanan birkaç genç erkeğe bu yolculuklarında eşlik ederken, izleyicilerine İran’ın şeriat kanunlarının eşcinsel erkeklerden nasıl da şiddet dolu talepleri olabildiğine dair ipuçları veriyor. Herkes Gibi Ol, İran’daki toplumsal cinsiyet kavramına bakışın sert köşelerini irdeliyor ve eşcinsellere nefretle bakan bir kültürün sözcüleri olarak komşuları, öğretmenleri, din adamlarını, ahlak polislerini ve belki de en ağırı, aileleri dinlememizi sağlıyor. Eshagian’ın yalnız ve dışlanmış öznelerini en tedirgin anlarında tanıyoruz; cinsiyet değişiminin tek kaçış olduğundan emin, ancak bunun mutluluk getireceğinden kuşkulu.

    Bi the Way (2008)
    Çift Yol
    Tür: Belgesel
    Konu: Eşcinsel olanlarla olmayanların arasındaki demir perde kalkıyor… Genç yönetmenler Brittany ve Josephine de arabalarına atlayıp ülkeyi kat ederken, insanlara bu konuda ne düşündüklerini soruyorlar. İddiasızca Amerika’nın kasabalarında gezerken, biseksüellik konusunda sordukları sorulara çeşit çeşit cevap alıyorlar. Cevaplar genel olarak beklenenden daha ılımlı. Biseksüel olmak ne demektir? Biseksüellik yalnızca bir moda mı? Hep bir erkekle yatmak isteyip yatamadıysam yine de biseksüel miyimdir? Biseksüellik hayat boyu mudur? Amerika’nın cinselliğe dair değişmekte olan yüzü, kasabalı genç bir kızın, “bir hafta bir oğlan, sonraki hafta bir kız belki de” deyişinde; bir dansçının “her şey mümkün”ünde ya da 11 yaşındaki bir oğlan çocuğunun cinsel tercihleri hakkında kafasının karışık olduğunu söylemesinde kendini belli ediyor. Biseksüellik diye bir şey olmadığını iddia edenler de var, ondan tiksinti ile söz edenler de. Akademisyenlerin, öğrencilerin, sanatçıların, dansçıların, biyologların, hamburgercilerin ve herkesin söyleyecek bir şeyleri var. Çift Yol özellikle siyah-beyaz yanıtlar vermekten kaçınan, izleyicinin kendi yanıtlarını keşfetmesini isteyen bir belgesel; yalnızca olduğu gibi olmak istiyor. Bu anlamda film, kendisini arayan, ‘arada kalmış’ öznelerine de ayna tutuyor.

    Paris is Burning (1990)
    Paris Yanıyor
    Tür: Belgesel
    Konu: Jennie Livingston tarafından yönetilen 1990 American belgesel-film. 1980’lerin son yarısında çevrilen film, New York’un Afro-Amerikan, Latin, gey, ve transseksüel komünitelerini içerir. Balo kültürünün çoğu üyesi, Paris Yanıyor’u New York’un drag balolarının Altın Çağı’nı ve aynı zamanda ABD’deki ırk, sınıf, cinsiyet ve seksüalite kavramlarını yansıtan değerli bir belgesel olarak yorumlar.

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 22:15 on 24 January 2017 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: , Eşcinsel, Eşcinsel Mekan, Eşcinsel Mekanlar, , , , Love Dance Point, Love DP, , Tekyön Club, Tekyön İstanbul, , , İstanbul Eşcinsel Gece Kulüpleri, İstanbul Eşcinsel Mekanları, İstanbul Gay Bar, İstanbul Gay Barları, İstanbul Gay Gece Kulüpleri, İstanbul Gay Mekanları   

    Love Dance Point ve Tekyön Club’ı Boykot Ediyoruz! 

    Eşcinsel bireylere hizmet amaçlı var olan ve bunu yaparken de trans bireylere kapılarını açmayan bu tür mekanlara kesinlikle para kazandırmak istemiyoruz.

    Bizi bu kararı almaya iten, kendilerini eşcinsellere yönelik eğlence mekanı olarak tanımlayıp; girişlerde insanların cinsiyetleriyle, görünüşleriyle, giyim kuşamlarıyla, makyajlarıyla ayrımcılığa uğramasıdır.

    Biz LGBTİ’nin T harfiyiz. Siz sokaklarda bizlerden korkuyorsunuz. Biz sizin sokaklarınızdan korkuyoruz. Trans bireyler olarak cinsel kimliklerimizi gizleyemediğimiz için yarattığınız terörün kurbanı olmaya devam ediyoruz. Kendilerini gizleyen eşcinseller için, toplum tarafından dışlanarak işsiz bırakılan insanlar için, cinsiyetinden utandırılıp hayattan bezdirilen kadınlar için; Türkiye’de en ön cephede bizler savaş veriyoruz. Eğer bir gün bu ülkede eşcinsellik kabul görecek olursa, bu yıllardır işkencelere, cinayetlere, intiharlara, taciz ve tecavüzlere dur durak bilmeksizin kurban veren ve buna rağmen tüm eylemlerde yılmadan en ön saflarda haykıran bizler sayesinde olacak.

    ve Siz LGBTİ’nin LGBİ harfleri. Bizim dışlanmamıza, sizin yanınızdayken de ayrımcılığa uğramamıza göz mü yumacaksınız?

    #SenYoksanBenDeYokum #TransfobiyeHayır

    Love Dance Point İstanbul‘u Boykot Eden Diğer STK ve Oluşumlar

    İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği

    LGBTİ Kolektifi

    Cins Arı – İstanbul Teknik Üniversitesi Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Kulübü

    Üniversitelerde genç kadınların kadın olmaktan dolayı yaşadıkları sorunlar karşısında örgütlenen
    bağımsız bir topluluk olan Kampüs Cadıları

     
    • Tuna Arca adlı kullanıcının avatarı

      Tuna Arca 03:27 on 25 Ocak 2017 Kalıcı Bağlantı | Cevapla

      Eşcinsel Barı Diyo Nasıl Olur Bu Anlayamadım ?!

      Beğen

    • Deniz adlı kullanıcının avatarı

      Deniz 03:32 on 25 Ocak 2017 Kalıcı Bağlantı | Cevapla

      İstanbul Teknik Üniversitesi Cins Arı da bu şekilde paylaşmış
      Grup kapalı olduğu için linkini paylaşamadım

      !!! DİKKAT TRANSFOBİ VAR !!!
      Bir trans arkadaşımızın 22 Ocak Pazar günü 01.00 sularında, gay arkadaşlarıyla eğlenmek amacıyla gittiği Love Dance Point adlı eşcinsel gece kulübü girişinde maruz kaldığı transfobik söylemleri kınıyoruz!
      Love Dance Point girişinde trans arkadaşımızın mavi kimliğini gören bodyguard, kendisine yöneticiler tarafından “bu tür insanların” içeri alınmaması talimatı verildiğini belirtmiş olup, sırf bir trans birey olduğu için arkadaşımızın içeri girmesini engellemiştir. Bunun üzerine trans arkadaşımız gayet feminen giyimli, makyajlı, sakallı, kısa saçlı insanların neden girebildiğini sorduğunda ise “Onlar normal, sen de saçını kes, makyaj yapma, ‘kadın gibi giyinme o zaman.° gibi transfobik söylemlere maruz kalmış ve içeri girmesi engellenmiştir.
      Kulübün içerisinde ise bazı trans bireylerin sahne aldığı, kulübe ait videolarda trans bireylerin içeride görüldüğü de açıkça ortadadır. Ayrıca kulübe pembe kimliği olan kadınlar da girebilmektedir. Bu ayrımcı ve transfobik yaklaşımı algılamakta güçlük çekiyoruz. 21. yy.’da yaşanan bu rezillik kulübün yönetici ve bodyguardlarının yanına katmama’ı ve arkadaşımıza yaşatılan bu kötü olaydan dolayı kendisinden özür dilenmelidir. Bu yapılana kadar Love Dance Point adlı gece kulübünü ifşa ve boykot ediyoruz!

      Beğen

  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 11:23 on 29 November 2015 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel, ,   

    Ortaokulda Eşcinsel Olmak 

    Yıllar sonra en yakın arkadaşımla birlikte okuduğumuz ortaokulu ziyarete gittik, sınıfımıza uğradık. Oturduğumuz sıralarda yeniden oturduk. Bizden üç-dört yaş küçük öğrencilerle ders dinledik. Orada geçirdiğim her anı yeniden yaşıyormuşum gibi incelemeye başladım etrafı. Pencereden görünen çam ağacının altına gömdüğüm sınıfta kullandığımız ilk renkli tebeşiri, kalorifer peteklerinde kuruttuğum eldivenlerimi, Betül’ün soluk mu soluk sarı tenini, diyabet hastası Ayşe’nin söylediği “Cerrah Paşa” adlı şarkıyı, Ahmet’in sulu, edepsiz şakalarını, Mustafa’nın matematik öğretmenimiz Burcu Hoca’ya küfür etmesini, Ali’nin aldığımız her yiyecekten biraz aşırmasını… Hepsini hatırladım. Futbol oynamamak için sürekli “Ayağımda tırnak batması var.” deyişimi, en iyi arkadaşımın, voleybol oynuyor diye dayak yiyecek olmasını, sadece ikimize takılan lakapları, beden eğitimi öğretmenimiz Muzaffer Hoca’nın dikkat çekici, dar eşofmanlarını bile hatırladım.

    Teneffüs zili çalınca sınıfın her köşesine biraz göz geçirdik. Hatırladıklarımızdan bahsettik birbirimize. Sonra duvara kazınmış bir liste gördük. Bizim sınıfın, sanırım okulun son günü kazıdığı on beş kişilik sınıf öğrencileri listesiydi. Liste kategorize edilmişti, aynen şu şekilde;

    SINIFIN KIZLARI:

    Merve V.
    Büşra
    Betül
    Ayşe
    Hilal
    Merve A.
    Kübra

    SINIFIN ERKEKLERİ:

    Ali
    Mustafa
    Ahmet
    Okan
    Cengiz
    Fatih

    SINIFIN TOPLARI

    Bir Lakap (Ben)
    Bir Lakap (En Yakın Arkadaşım)

    İsimlerimiz yoktu o listede, sadece lakaplarımız vardı; yazmaktan bile çekinmeme sebep olacak kadar rahatsız edici “lakaplarımız”. Listeye öylece bakarken utançtan yerin dibine girdim. 4 yıl boyunca bu sınıfta okuyan her öğrenci, her gün bu listeyi gördü. Kimse bu listeyi yok etmedi, kimse bunu rahatsız edici bulmadı. O liste ünlü bir ressamın, başarılı bir eseriymişçesine yıllarca orada öylece durdu. Bir şeyin farkına vardım. Biz kendimizi yeni yeni öğrendiğimiz on sekizli yaşlarda dışlanmaya başlamamıştık. Hep dışarıdaydık, daima ötekileştirilmiştik. Bizi kendilerine yakıştırmıyorlardı. Yoksa neden hiçbir kışkırtıcı hareketimiz olmamasına rağmen bizden nefret ediyorlar, lakaplar takıyorlardı ki? O listede neden hepsinin adı yazılıyken bizim lakaplarımız yazılıydı? Onlardan farklı ne hissediyor, ne yaşıyorduk? Hiçbir şey. Birçoğundan daha iyi kalpli, daha anlayışlı, daha hoşgörülü, daha merhametliydik hatta. Başarılıydık. Bunlar nefret edilesi şeyler değil. İşin en ilginç tarafı birileri daima bizden/kendimizden daha önce fark ediyor homoseksüel olduğumuzu. Biz çok sonradan öğreniyoruz bunu. Çünkü kaçıyoruz, korkuyoruz, saklanıyoruz bu duygulardan. Sırf toplumda bir ismimiz olsun diye. Aynı rahimden çıkmamıza rağmen kabul gören heteroseksüel kardeşimizle aynı kefeye koyulalım diye. Aslında kendimizi kabullenince de pek bir şey değişmiyor. Yine kaçıp saklanıyoruz, lakaplar yerini takma ya da sahte isimlere bırakıyor. Kendi zihnimizin ürettiği bir savunma aracı olarak… Bir zamanlar üzerimize yağdırılan o ucu zehirli kurşun gibi vücudumuzu delip geçen, sonrasında derin bir acı veren lakaplar bu kez takma isimler olarak elimizde bir kalkana dönüşüyor, bir savunma sistemine, bir görünmezlik pelerinine. İşte bu da bizim oyunumuz. Sürekli oynadığımız, zerre kadar keyif almadığımız, resmen bir zorunluluk olmuş “saklambaç oyunumuz”, bitmek bilmeyen, acilen bitmesi gereken…

    Eminim, görüyor, hissediyorum. Hepimiz duvara yaslanmış geri sayan, saklanmayı bize zorunlu koşan, homofobik ve sözde yardım sever heteroseksüellerin tam arkasında bekleyip saymayı bitirmesini bekleyeceğiz. Arkalarını döndüklerinde kimsenin saklanmadığını görecekler. Soru sormalarına gerek kalmadan anlayacaklar ki “Biz bu oyundan çok sıkıldık.”

    Siz de emin olun, öyle bir gün gelecek ki; hiçbir LGBTİ bireyi, çeşitli nedenlerden dolayı takma isim kullanmak zorunda kalmayacak. Çünkü bu gün takma isim kullanmak zorunda kalmış biriyim. Görünmezlik pelerini sandığım bu işkence torbasından kurtulmak için elimden geleni yapacağım. Yanında yürüyeceğim ve yanımda olacak insanlar olduğunu biliyorum. Uzattığınız eli tutmaya hazırım. Son saklambacın geri sayımı başlasın.

    Listenin İsimsizleri – Sol’ucan – LGBTİ Fm

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 20:34 on 7 April 2015 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel, , ,   

    Eşcinseller neden kızların en iyi dostlarıdır? 

    1-Bir eşcinsel sana yalnız sen olduğun için çiçek gönderir.

    2-Bir düzcinsel önemli hatalarını örtmek için çiçek gönderir: Doğum gününü kaçırdım: Karışık buket / Randevumuzu unuttum: 1 düzine gül / Yeni saç stilini farketmedim: Orkide

    3-Bir eşcinselin bir kadınla tanıştığı zamanki göz hareketi şöyledir: Önce saçına, sonra küpelerine, sonra ayakkabılarına, daha sonra da makyajına bakar.

    4-Bir düzcinselin bir kadınla tanıştığı zamanki göz hareketi ise şöyledir: Önce sağ göğsüne, sonra sol göğsüne, daha sonra da ikisine birden bir göz atar.

    5-Bir eşcinsel sana verdiği değeri göstermek için sana sarılır.

    6-Bir düzcinsel ise sütyeninin önden mi yoksa arkadan mi açıldığını kontrol etmek için sarılır.

    7-Eşcinseller güzel görünmen için harcayacağın zamanı seve seve seninle geçirirler.

    8-Düzcinseller ise harcadığın zaman hakkında verip veriştirirler.

    9-Eşcinseller bir partnerde olmasını arzuladığın ozelliklerin kendilerinkine benzediğini görünce şaşırmazlar. (Şöyle birini istiyorum: Seksi, romantik, esprili, dürüst, temiz, başarılı, düşünceli, cömert, zeki)

    10-Bir düzcinselin listesi: (Christie Brinkley’i istiyorum.)

    11-Eşcinseller sıcak ve duyguludurlar.

    12-Düzcinsellerin genellikle uzaktan kumanda aletleriyle derin bir ilişkileri vardır.

    13-Bir filmin acıklı bir bölümünde seninle ağlaması için bir eşcinsele güvenebilirsin.

    14-Bir düzcinsele de 3 sıra önünüzdeki kadının saçına patlamış mısır isabet ettirmesi için güvenebilirsin.

    15-Eşcinseller senin romantik bir haftasonunun her zaman ayışığında bir yürüyüş içermesi gerektiği fikrini paylaşırlar.

    16-Bir düzcinselin romantik bir haftasonu fikrinin içinde en az bir tane stadyum olayı mevcuttur.

    17-Bir eşcinsele gösteri dediğinde hemen New York veya Londra’ya bir haftasonu gezisi düşünür.

    18-Bir düzcinsele gösteri dediğinde hemen “Zor Ölüm”ü 8 defa izlediği sinema salonunun ismi gelir.

    19-Eşcinseller Van Gogh ve Van Cliburn’u severler.

    20-Düzcinseller ise Van Halen ve Van Damme’ı tercih ederler.

    21-Bir eşcinsel depresyonunu atlatmak için izleyeceği klasik bir siyah beyaz filme katılmanı ister.

    22-Bir düzcinsel ise vurdulu kırdılı film koleksiyonunu izlemek için onu yalnız bırakmanı ister.

    23-Eşcinseller kaliteli giysilerini ya elde yıkarlar ya da kuru temizlemeye gönderirler.

    24-Düzcinseller ise yıkanacak çamaşırlarını genellikle iki kategoriye ayırırlar: (1) Birinci parti, (2) Birinci partiye sığmayan herşey.

    25-Eşcinseller en derin sırlarını seninle paylaşacaklardır.

    26-Düzcinseller yakınlık hislerini sana balık ayıklarken yaptıkları yarayı göstererek anlatacaklardır.

    27-Eşcinseller kestane rengi, taba, kumtaşı ve kakao rengi arasındaki bariz farkı bilirler.

    28-Düzcinseller ise ayni renkleri şöyle tanımlayacaklardır: Kahverengi, kahverengi, kahverengi ve kahverengi.

    29-Eşcinseller genellikle sivil hakları için yapılan bir gösteride yeralmışlardır.

    30-Düzcinseller ise büyük ihtimalle bir yemek savaşı başlatmıslardır.

    31-Eşcinseller taklit bir Louis Vuitton çantasını bir mil öteden farkedebilirler.

    32-Düzcinseller de taklit bir Air Jordan ayakkabısını iki basketbol kortu öteden farkedebilirler.

    33-Bir eşcinsel sana ağlayacak bir omuz ve ihtiyacın olduğu zaman yardım için her zaman hazırdır.

    34-Bir düzcinsel ise sana birkaç basket atışı yapmanı tavsiye edecektir. Eh, onların işine yarıyor.

    2009-Eshcinsel

    *Düzcinsel: Heteroseksüel

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 19:43 on 7 April 2015 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel, ,   

    Eşcinsel Yaşam Rehberi 

    1-Erkeklere olan aşkını sanata çevir. Michelangelo’nun “David”inin nereden geldiğini sanıyorsun?
    2-Eğer insanlar senden sadece top olduğun için hoşlanmıyorlarsa, bu onların problemi. Senin problemin yapmalarına izin verme.
    3-Bir AIDS aktivistini yemeğe çıkar.
    4-İyi bir amca/dayı ol. Her çocuğun örnek bir top modeline ihtiyacı var.
    5-İç çamaşırını asla ütüleme. Titizliğin de bir sınırı var.
    6-Doğru kadını bulamadığın için top olduğunu varsayan insanlara dikkat et.
    7-Özellikle de doğru kadın olabileceğini düşünenlere.
    8-Eğer biri senin hetero olduğunu varsayarsa, aksini belirtmek zorunda değilsin. Bu senin seçimin.
    9-Aşırı kadınsı görünen, gösterişli topları veya travestileri eleştirmeden önce onlarsız bugün nerede olacağımızı düşün.
    10-Top bir erkek olmak demek karşı cinsi yoksaymak demek değil, hayatına kadınların girmesine izin ver.
    11-Kendine ve topluğuna gülebilmenin sağlıklı bir şey olduğunu bil. Mizah iyileştirir.
    12-Hayalini kurduğun bir ilişkiye sahip örnek insanlar bul ve onları örnek al kendine; anne-baba, dostlar, medyatik kişiler vb.
    13-Şu homofobik eşitlemedir: Eşcinsel = hasta, yalnız, mutsuz. Matematiğe meydan oku.
    14-Cüzdanında her zaman kartını taşı. Bay Doğru’yla ne zaman karşılaşacağın hiç belli olmaz.
    15-Bay Doğru diye birinin varolmadığını bil. Bay Doğru’yu bekleyen toplar genellikle yalnız kalırlar.
    16-Hükümetin AIDS’le savaş için yeterince çaba sarfetmediğini düşünüyorsan, kendinin sarfettiğine emin ol.
    17-Heteroseksüelliğin bize karşı silah olarak kullanılmasıyla büyüdük. Büyüklük sende kalsın. Cinselliğini heterolara karşı kullanma.
    18-Heterolar aşkımızı halk içinde göstermemizden rahatsız olurlar genellikle. Kendi güvensizlikleri yüzünden sen davranışlarını sansürleme. Ama yine de saygılı ol.
    19-Bir adama “Seni Seviyorum” dediğinde koşu ayakkabılarını giyiyorsa, aşkını haketmeyecek biri olabileceğini düşün.
    20-Bir randevuda kimin ne ödediğini mesele etme. Eğer o ikiniz için ödemek isterse, teşekkür et. Ama bunun için tabağını yalaman gerektiğini sanma. Eğer sen ikiniz için ödersen, karşılığında bir şey bekleme.
    21-Hoşlandığın birine sarıldığında, önce onun bırakmasını bekle. Eğer bırakmazsa, güzel bir şeylerin başlangıcı olabilir.
    22-Çoğu insan için (top ya da hetero) seks özel bir aktivitedir. İnsanları cinselliğine yönelt, cinsel aktivitene değil.
    23-Güvende hissettiğinde, halk içinde el ele tutuş veya öpüş. Cinsel aktiviteni değil de aşkını dürüst bir şekilde belirtmek bir çeşit aktivistliktir.
    24-Sigarayı bırak. Sigara ereksiyonu güçleştirdiği gibi sperm miktarını da düşürür; HIV taşıyıcısı olan tiryakiler, içmeyenlere göre iki kat hızlı AIDS olurlar. Ve birçok tütün şirketi Jesse Helms gibi homofobiklere tonlarca para kazandırıyorlar, ayrıca ağzına alacak daha güzel şeyler var sigaradan başka!…
    25-Dönüşümlü kullan. Şunlar hariç: Prezervatif, sevgili, ağız sağlığı araçları.
    26-Fantazini yaşa.
    27-Hetero bir adamı baştan çıkarmaya çalışma. Bunun için yalvarmıyorsa.
    28-501’leri iç çamaşırsız giy. (Bu “freeballing” diye biliniyomuş.)
    29-Sözlü taciz ve hakaretlere gülüp geçmeyi öğren.
    30-HIV testi yaptır. Bilgi eşit güç demektir.
    31-İlk yardım öğren.
    32-Eğer monogamik bir yaşam seçersen, cinsel yaşamı heyecanlı kılmanın zor olacağını bil, ama yapılabilir.
    33-Haklarından vazgeçme, başkasının hakkını da alma.
    34-Eşcinsel hakları senin hakların. Onları desteklemek ve yaratmak için elinden geleni yap.
    35-Prezervatif satın alırken utanma.
    36-Arkadaşlarını gay topluluğunun içine sok. Onları klüp toplantılarına, sanatsal etkinliklere, yardım faaliyetlerine davet et. Bu, heteroseksüel arkadaşların için de geçerli.
    37-Sevdiğin erkeğe aşk mektuplari yaz, birlikte yaşiyor olsaniz bile.
    38-Heteroseksuellere karşi ayirimcilik yapma.
    39-Her zaman bir kimsenin come-out yapmasina yardim et. Toplum değişene kadar, hepimizin rehberliğe ihtiyaci var.
    40-Hoşlandiğin erkeğin senin evine taşinmasina izin vermeden once iki kere dusun -hayir, uc kere!-
    41-Straight erkeklerin 70lerde yaptiği hatalardan ders al. Erkeklikle macoluğu kariştirma.
    42-Eğer belli bir tipin varsa, en azindan bir kere tipin olmayan biriyle cik.
    43-Yardim kuruluşlarina comert ol. Eğer verecek yeterince paran veya gelirin yoksa (hatta varsa bile), zamanini ver. AIDSli bir kimseyle gecireceğin bir saat, hem senin hem de onun icin paha bicilmez olabilir.
    44-Unutma ki, bazi haftasonlarinin en iyileri evde gecirilenlerdir.
    45-Her firsatta sevgilinle cinsel olmayan bir duş al. Ve sirtini sabunla.
    46-Değişmekten korkma.
    47-Bir erkeğin vucuduyla birleştiğin zaman, onun kalbini ve ruhunu da unutma.
    48-Eşcinsel özgürlüğü düzcinsellerin kotu aliskanliklarini adapte etme özgürlüğüne sahip olmak demek değil. Daha ileri duşun. Limitleri aş.
    49-Bir ilişkide, dostluk uzerinde dur. Tutku solarken, dostluk yeşerebilir.
    50-Seksi, fiziksel ihtiyaclarini gidermeye ek olarak, sevginin bir ifadesi olarak da kullan.
    51-Zevk ver, zevk al. Bu kadar basit.
    52-Kendini iyi hissetmek icin caliş; başkalarinin senin hakkinda iyi hissetmeleri icin değil.
    53-Sevgilin senden ayri zaman isterse, comert ol ve bunu ona ver.
    54-Hayat boyu surecek bir arkadaş ailesi yarat.
    55-Yaratciliğini hayatindaki erkekle paylaş: Ona bir şiir yaz, bir şarki soyle, bir resim ciz.
    56-Bir erkeğin/kadının bakislarinin otesini gormeyi oğren.
    57-Gercekten kastetmedikce, “Seni seviyorum” deme.
    58-Gercekten kastediyorsan, bol bol “Seni seviyorum” de.
    59-Ona cicek ver.
    60-Yabanci birine gulumse.
    61-Farkli yaşta ve hayat stilinde olan insanlarla dolaş.
    62-Sevgiline o istemeden sirt masaji yap.
    63-Alternatif bir aile yarat, ama bunun seni biyolojik ailenden uzaklastirmasina izin verme.
    64-Partnerine sağ elinle prezerfatif takmasini ogren. Sonra sol elinle. Sonra ağzinla.
    65-Kimseyi bilerek ve isteyerek kiskandirmaya calişma, haketse bile. Ozellikle de hakediyorsa.
    66-Aşik olmak bazi duygusal riskleri goze almadan olmaz. Eğer aşk istiyorsan, kendine risk alma izni ver.
    67-Ciktiğiniz zaman yaratici ol:
    Onu bir tarot okuyucusuna gotur.
    Bir dağa tirmanin ve yildizlari sayin.
    Birbirinizi cinsel olmayan birşeyler yaparken kameraya cekin.
    Cizgi film seyredin.
    Birbirinize kitap okuyun.
    68-Olanaklar sinirsiz.
    69-Aynaya sana baktiğindan cok bakan boyfriend’e dikkat et.
    70-Unutma, dolabin dişinda olmak, icinde olmaktan daha kolay. Ikisinde de bulunmuş olan birine sor.
    71-Asla birini onun guvenli seks sinirlari dişinda kalan birsey yapmaya zorlama.
    72-Grup olarak gayler oldukca fotojeniktirler. Resim cektirin.
    73-Çektiğiniz fotoğraflarin kopyalarini arkadaşlarina gonder.
    74-Gay bir erkek olarak şunlara sahip oldugundan emin ol:
    Telesekreter
    Guvenli seks hakkinda sağlikli bilgi ve anlayiş.
    Ceşit ceşit prezervatif, kullanmayi duşunmesen bile.
    75-Arada bir sekse ara ver. Bağimlilik haline gelmesine izin verme.
    76-Şu sozlere asla inanma:
    Merak etme, dişari boşalacağim.
    O sadece oda arkadaşim.
    Gecen hafta ayrildik.
    Ağzina gelmeyecegim.
    Onu unuttum. Gercekten.
    20 santim. Olctum.
    Fazla acitmayacak.
    77-Sosyal durumlarda herkese acik ve dostca yaklaş, sadece cekici buldugun erkeklere değil.
    78-Kendi gay organizasyonunun her renkten, her yaştan ve her kesimden insanlar icermesine caba harca.
    79-Eşcinselliğin genetik mi, cevresel mi yoksa kişisel secim mi olduğu uzerine kafa yorma. Eşcinsellik basitce eşcinselliktir.
    80-Kendini tanimlarken ‘straight acting’ – ‘straight gorunumlu/hareketli’ terimini kullanma. Erkeksiliği ‘straight’; kadinsiliği ‘gay’ farzetmek homofobik bir davraniştir.
    81-AIDS’li birine neler hissettiğini anladiğini soyleme. Sen de AIDS’li değilsen, anlayamazsin.
    82-Eger sen AIDS’liysen ve birisi sana neler hissettiğini anladiğini soylerse, kendini tut. Muhtemelen iyi niyetlidir.
    83-Buyurken, başkalari tarafindan dinlenmedik. Biz kendimizi dinlemedik. Şimdi, gay ve lezbiyen arkadaşlarinin soylediklerini dinlemeye caliş.
    84-Arkadaşlarina notlar ve mektuplar yazmaya vakit ayir; ayni şehirde bile olsan. Mektuplari severiz.
    85-Erkeğinin reklamini yapma. Bir başkasi alabilir.
    86-Bir orgazm 60 saniye surebilir (eğer şansliysan). Sevgi ise hayat boyu. Oncelikleri belirle.
    87-Gay tarihini oğren. Bu bizim kendi tarihimiz.
    88-Sana anlatacak bol dedikodusu varsa, senin hakkinda da bol dedikodusu vardir.
    89-Boyfriend’inin aklindan gecenleri okumasini ve ne duşunduğunu ya da hissettiğini bilmesini bekleme. Ona yardim et.
    90-Eger boyfriend’in ona sarilmani isterse, sebebini sorma. Sadece saril.
    91-Bazi erkekler ateşli bir gece gecirmek istiyorlarsa yalan soyleyeceklerdir. Dikkat et. Her zaman partnerinin HIV pozitif olduğunu varsay.
    92-Eğer arkadaşlarinla sadece barlarda goruşuyorsan, onlari asla gercekten tanimayacaksin. Rahatca konusabileceğiniz bir yerlere gidin.
    93-Bir erkekle ciktiğinizin ilk haftalarinda, o ozellikle sormadikca ex-boyfriendlerinin konusunu acma. Muhtemelen bilmek istemiyordur.
    94-Bil ki, insanlari kendinin straight oldugu fikrine yonlendirmekle, onlara gay olmanin yanliş bir sey olduğunu anlatmiş oluyorsun.
    95-Bil ki, coming out herşeyin cozumu demek değil. Butun problemlerin mucizevi bir bicimde yok olmayacak.
    96-Eğer birisini homofobik olmakla suclayacaksan, once kendininkini yansitmadiğina emin ol.
    97-Gayler de aşağilik olabilirler. Bir heriften sirf o da gay diye hoşlanmak zorunda olduğunu zannetme.
    98-Karşilik ver. Ateş ateşi hakeder.
    99-Karşilik verme. Ateşin suya ihtiyaci vardir.
    100-Dunya şiddetli bir bicimde eşcinsel karşıtı olabilir. Karşilik verme konusunda secimin ne olursa olsun, hazirlikli ol.
    101-Romantizmden korkmamaya calış.
    102-Bağlılıktan korkmamaya calış.
    103-Değişimden korkmamaya calış.
    104-Bazı gay erkekler aşkla seksi ayırmakta oldukca başarılıdırlar. Kendine ikisini birleştirme izni ver.
    105-Kopenhag’ı ziyaret ettiğinizde, sokaklarinda elele tutuşun ya da opuşun. Kimse aldırmayacak.
    106-Arkadaşlarını barların dışına cekip, normları olmayan bir başka aktivitede bulunmalarında ısrar et. Başta soylenebilirler, ama sonunda sana tesekkur edeceklerdir. 107-Etmezlerse, kendine yeni arkadaşlar bul.
    108-AIDS’li insanları kucuk bir kutuya itip onlara farklı davranma.
    109-Eger sen AIDS’li bir insansan, kimsenin seni kucuk bir kutuya itmesine izin verme. Sana nasıl davranılmasını istediğini bilsin insanlar.
    110-Homofobiyi onlemek cocuklarla başlar. Onlara hoşgoruyu ve saygıyı oğret.
    111-Eşcinselliğini cocuklardan saklama.
    112-New York’u ziyaret ederken, kahretsin, herseyi yap.
    113-Gunluk tut. Ve allahaşkına sulu bir şey olsun.
    114-Bazı erkekler markette koca ararlar. Bazıları birkac saatlik arkadaşlar ararlar. Farklı arzu ve ihtiyaclarımız var. Ne istediğini bil.
    115-Homoseksuelligin tedavisi yok cunku ortada tedavi edilecek bir şey yok. Ama homofobinin tedavisi var. Uzerine calış.
    116-Homofobi korku ve cehalettir. Oyleyse eğit, saldırma. Ama unutma, eğitilemeyeni eğitmek senin işin degil.
    117-En cok aşk ve seks meselelerinde inciniriz. Oyleyse bu meselelerde dikkatli ol.
    118-Guvenli seks tartışmanızı işler kızışmadan once yapın. Kızışmaya başladı mı hicbirseyi tartışacak haliniz olmaz.
    119-Seksizm ve homofobi aynı bokun suyudur. İkisiyle de savaş.
    120-Bazıları bizi anonim seks yapmak ve onune gelenle yatmakla eleştirir. Bazıları da monogamik ya da ev cocuğu olmakla eleştirir. Düzcinseller yıllarca yatakta ne yaptığımızı yargıladılar. Yargılamayı aş. Hepimiz farklıyız.
    121-İnsanların ırkcı, seksist ve homofobik esprilerine meydan oku.

    2009-Eshcinsel

     
    • Uğur Karataş adlı kullanıcının avatarı

      Uğur Karataş 20:24 on 29 Temmuz 2018 Kalıcı Bağlantı | Cevapla

      Süper her şeyi açık bir biçimde anlatmışsınız yüreğinize sağlık teşekkürler

      Beğen

    • Doruk adlı kullanıcının avatarı

      Doruk 10:52 on 2 Temmuz 2019 Kalıcı Bağlantı | Cevapla

      AIDS’li ne kadar kötü bir tabir. Hıv pozitif bireylerden bu şekilde bahsedilmesini yakıştıramadım. Hiv pozitif ve aıds ayrımını yapabilecek düzeydesiniz sanıyorum. Lütfen bu yazıyı düzeltin.

      Beğen

  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 11:59 on 21 February 2015 Kalıcı Bağlantı
    Tags: Erzurum, Eşcinsel, ,   

    Erzurum’da eşcinsellik 

    Bir arkadaşımdan, “Erzurum’da eşcinsel kafe açılmış” haberini aldıktan sonra şaşkınlıkla karışık bir sürü soru sormaya başladım.
    Başka bir şehirde olsa böyle şaşırmaz, üzerinde durmazdım bile. Ama burası muhafakarlığıyla bilinen sağ görüşlü bir şehir.
    Ülkenin diğer yerlerinden gelen heteroseksüel öğrencilerin birçoğu bile buraya uyum sağlamakta zorlanırken eşcinsellerin varoluşlarını kabulendirmeleri, bunu göstermeleri bile sıkıntı yaratabilecek bir durum.
    Hal böyleyken “kendileri” için kafe açmaları hem şaşılacak hem de cesur sayılacak bir hareket. Araştıdıkça bu kafenin aslında göz önünde olan bir semtte ama iyi gizlenmiş bir yerde olduğunu öğreniyorum.
    Buranın homofobik heteroseksüeller tarafından duyulması, bilinmesi fikri biraz ürkütüyor onları. Konuyu deştikçe burada bir eşcinsel parti bile verdiklerini duyuyorum.
    Partiyi düzenleyen eşcinsel Nazlı ile böyle tanışıyoruz. Röpörtaj teklifimi bir “güven buluşması”ndan sonra kabul ediyor.
    Yüzünün ve adının gizli kalması konusunda çok hassas.

    “Eşcinselliğimden utanmıyorum, çekinmiyorum. Bunu Erzurum’da kaldığım süre boyunca hiç gizlemedim. Her türlü dışlanmaya, horg görülmeye, hakarete ve şiddete rağmen kendimi saklama ihtiyacı duymadım.
    Burası eşcinseller için zor bir şehir. Erzurum’da eşcinsel olup bunu gizlememek rüzgara rüzgara karşı yürümek gibi bir şey.
    Ama diğerleri gibi bir maske takıp erkekmiş gibi davranmadım. Çünkü hissetiğin bisindir,bunu değiştiremezsin. Ben eşcinsel bir crossdresser olarak para kazanıyorum.Yüzümün,adımın,adresimin gizli kalması benim için bu yüzden önemli.
    Korku değil bu, sadece tedbir!” diyor bana ve ben de bunu kabul edip, hikayesini dinlemeye başlıyorum.
    Nazlı, eşcinsel bir crossdresser. Fotoğraflarda gördüğüm siyah peruklu, topuklu ayakkabı giymiş, üzerinde seksi kıyafetleriyle poz veren bu crossdresseri erkek.. Haliyle, “Acaba,”tanıyabilecek miyim?” diye düşünüyorum buluşmaya giderken. Her geç kaldığı dakikada merakım daha da artıyor. 1 saatlik meraklı bekleyişimin ardından “merhaba” diye narin ellerini uzatıyor bana.
    Tanımaktan çok da güçlük çok da farklı değil. Hal ve tavır olarak tam benimkinden daha kadınsı. Konuşma sırasında kısacık saçlarını zarif el hareketleriyle düzeltiyor sürekli.
    Her seferinde korkusuz olduğundan bahsediyor. Bu durumunun çok da anormal olmadığını, büyütecek bir şeyin olmadığını söylüyor.
    Muhafazakar bir şehirde olmasına rağmen oldukça cesur. Bana yaşadığı ilişkilerden bahsediyor. Hayatının adamından, sonunun nasıl hüsranla bittiğinden, erkeklere artık güvenemediğinden…Uzun sayılabilecek bir erkek dedikodusundan sonra röpörtaja geçiyoruz

    Crossdressliği anlatır mısın, bilmeyenler için?

    “Crossdress” kadın kıyafetleri, iç çamaşırları, ayakkabıları giymekten hoşlanan erkekler için kullanılan bir tabir. Bu aslında kadınlar için de geçerli.
    Erkek gibi giyinen, erkek gibi davranan ve bundan mutluluk duyan kadınlar için de kullanılır ama erkek örnekleri çok fazla olduğu için kadın kiyafeti giyen erkeklerle biraz özdeşleşmiş durum şu anda.

    Ne Zaman kadın kıyafetleri giymeye başladın?
    13-14 yaşlarımda başladım diye hatırlıyorum. Ablamın kıyafetlerini gizli gizli giyerdim.

    Sen bir eşcinsel cd’sin. Kadın dürtüsünü ilk ne zaman hissetin peki?

    Bu zaten doğuştan gelen bir his. Sen nasıl bir kadın doğdun, kendini doğuştan böyle hissediyorsun, ben de kendimi hep kadın hissetim.
    Ama 11 yaşımda tamam dedim. Ben bir eşcinselim. Bunu zaten hep hissediyordum ama ilk o zaman bunu kendime itiraf etmiş ve bullanmıştım.

    Ailenin tepkisi nasıl oldu peki?

    İlk önce şok oldular. Çünkü ben o zamanlar gizleyebiliyordum bunu. Daha sonra benim için sancılı dönemler başladı. Ailem kabullenemedi.Değişeceksin, “normale” döneceksin diye baskılar arttı.
    Psikologa gönderildim. Bu bir hastalık, tedavi olmalısın dediler. Bunun değişmeyeceğinden adım gibi emindim ama karşı çıkmadım, gittim. Doktorla epey kunuştum.
    Seansları kaçırmadım. Doktor da aileme bu durumun hastalık olmadığını, doğuştan geln bir kadın olma hissi olduğunu ve bunun değiştirilmeyeceğini söyledi.

    Sonra?

    Sonrasında son çare olarak beni evlendirmeye karar verdiler. Belki o zaman “düzelirim” diye ama anlamadıkları şey ben zaten normaldim. Bu olabilecek bir şey.
    Sadece farklı bir bedende doğdum, hepsi bu. Ben gene değişmeyeceğimden adım gibi emin olmama rağmen onların dediğini yaptım, evlendim. Yaklaşık 1 yıl sürdü.
    Eşimle bir evin içinde iki yakın kız arkadaş gibiydik. Ona eşcinsel olduğumu söyledim. Terk etmedi beni çünkü kendince sebepleri vardı, kaldı benimle. Bunu kabulendi ve
    iki arkadaş gibi yaşadık, o bir yıl içerisinde. Sonrasında zaten bitirme kararı aldık. Ne zamana kadar sürecekti ki bu durum zaten.

    Ailenin baskıları devam etti mi peki?

    Doktora gittim, evlendim. Durum değişmedi. Onlar da anladılar artık değişmeyeceğimi. Ben buyum, böyleyim. Bu halimle mutluyum. Sonra kabullendiler beni.
    Baskıları da tüm bunlardan sonra son buldu.

    Tamamıyla kadın gibi hisedip, erkek bedeninde yaşamak zor değil mi senin için? Cinsiyet değiştirmeyi düşündün mü?

    Bu tabii ki zor. Ben bir kadın gibi hisediyorsam öyle de görünmeliyim. Etek giymeli, saçımı uzatmalı, makyaj yapmalı ve topuklu ayakkabı giymeliyim.
    Seviyorum böyle olmayı. Ama yanlış bir bedende doğdum. Bir karışıklık oldu sanırım (gülüyor). Ve tabii ki ileride cinsiyet değiştirmeyi düşünüyorum. Zaten hormon tedavisi görüyorum şuan.
    Okulumun bitmesini bekliyorum,cinsiyet değiştirmek için.

    Crossdreser olmaya nasıl karar verdin?

    Tüm bunlardan sonra İstanbul’a gittim. 19 yaşındaydım. Orada benim gibi arkadaşlarım oldu, crossdreserdi çoğu… Ben de o zaman karar verdim. ve cd oldum.
    3 senedir devam ediyorum. Ama ailemin haberi yok tabi bundan.

    Memnun musun peki?

    İş başvurularında bulunuyorum sürekli ama eşcinsel olduğum için kimse beni işe almak istemiyor.
    Crossdresserliğa devam ediyorum bu nedenle. Hem memnunum bu durumdan, hem hissetiğim gibi kadın oluyorum, hem de para kazanıyorum. Gayet hoş bir durum bence şikayetçi değilim

    Sonrasında Erzurum’a geldin. Muhafazakarlığıyla bilinen bir şehir… Bu seni tedirgin etmedi mi?

    Etmez olur mu? Etti tabi. Ne yaparım orada, nasıl yaşarım diye birçok kez düşündüm. Hem eşcinselim hem de crossdreser… Çalışabilir miyim diye birçok kez düşündüm. Bu düşüncelerle de geldim sonuçta buraya.

    Nasıl problemlerle karşılaştın?

    Öncelikle insanların garip bakışlarına maruz kaldım. Çok fazla sözlü tacize uğradım. ve hala da uğruyorum. Fiziksel şiddete de uğradım. Arkadaşımla yürüyüşe çıktığımız bir akşam saldırıya uğradık, sırf eşcinseliz diye.
    Karakolluk olduk. Şikayetçi oldum ama sonra başım ağrımasın diye şikayetimi geri aldım.

    Bırakıp gitmeyi düşünmedin mi?

    Düşündüm. Gitmek istediğim zamanlar çok oldu. Ama burada, okuyorum sonuçta.
    Alışmaya çalıştım. Duymamazlıktan geliyorum artık. Eskisi gibi bu durumu çok problem de etmiyorum. Korkmuyorum artık. Çünkü ben buyum, böyleyim. Kendimi gizlemiyorum da.
    Her şey ortada, ben bir eşcinselim. Bunun nesini saklayacağım. Allah’ın bildiğini kuldan saklamak saçmalık.

    Bana, sataşanlara cazgır yüzümü gösterince geri çekiliyorlar. Hem bu niye bu kadar abartılacak bir hal alıyor anlamıyorum. Bu normal bir şey.
    Bunun problem edilmesi çok saçma. Erzurum’da er ya da geç ben ve benim gibileri kabul edecek, etmek zorunda. Her şey değişiyor, Erzurum’da değişip normalleşmeli kanımca.

    Müşterilerinin içerisinde Erzurumlular var mı?

    Var tabi canım. Ohooo.. Ben ve benim gibilerin ayıplayanlar, asarız keseriz diye ortalıkta “erkeklik” yapanlar akşam bana geliyor.
    İçlerinde gizli eşcinsel olanlar da var, biseksüel (her iki cinse ilgi duyan kimse) olanlar da… Ve hepsi bekar da değil üstelik. Evli ve çocuklu olanlar da geliyor.

    Müşterilerinin bir steretopisi var mı?

    Ya öyle belli bir kesim yok aslında. Öğrenci var, çalışan var, evli-bekar olanlar var. Genç-yaşlı, olgun olanlar da var. Çok değişiyor o ya… Ama yüzde 50 buranın yabancıları yani öğrenci kesimi diğer yüzde 50 ise buralı olanlardan oluşuyor.

    Korkmuyor musun peki? Evine yabancı birini alıyorsun tanımadan, bilmeden…
    Tedirgin olduğum zamanlar oluyor. Çokça hem de… İstanbul veya İzmir olsa hiç korkmam, hiç tereddüt etmem. Paramı almadığım taktirde kıyametleri koparırım. Ama burası biraz farklı… Tepkilerini kestiremediğim için alttan alıyorum hep. Zaten öyle
    herkesi kabul etmiyorum. Çok seçici davranıyorum bu konuda.

    Erzurum’da benim bildiğim bir tek sen değilsin, başka crossdresserlar da var. Bu iş sistemli bir şekilde mi yürüyor yoksa hepiniz bağımsız mısınız birbirinizden?

    Var ama benim onlarla pek bir arkadaşlık ilişkim yok. Sadece cd siteleri var, oraya profilinizi ekliyorsunuz bu kadar. Sistemli bir şekilde yürümüyor buradaki işler ya da en azından kendi adıma konuşacak olursam…
    Kimseye güvenemiyorum. Hele ki bizim işimizde güvenmek çok zor. Ortalık anında karışabiliyor dedikdularla. Ben, uzak durmayı tercih ediyorum. Yalnız yaşamayı seviyorum.

    Erzurum’da eşcinsel parti verdin. Bu bir ilk! Biraz anlatır msın bana partiyi?

    Biz, etkinliği oluşturduğumuzda 400’e yakın kişi geleceğini söyledi. Ama gerçekte 42 kişilik bir parti oldu. Bu sayı, Erzurum için gayet iyi ama katılımın daha çok olmasını beklerdim ben.

    Eşcinsellerle ilgili herhangi bir etkinlik daha yaptınız Erzurum’da?

    Eşcinsel ölümlerini protesto etmek amacıyla yürüyüş düzenlemek istedim. Bir eşcinsel yürüyüşü… Tabii pek destek veren olmadı. Emniyet zaten izin vermedi.
    Bizden hoşlanmadıkları için mi yoksa olay çıkar, bize saldırırlar diye mi bilmiyorum. Ama her iki durumda da hoş olmayan şeyler var.
    Homofobik söylemler ve davranışlar bitsin istiyoruz artık. O yürüyüşün yapılması halinde polisin bizi koruması, güvenliğimiz sağlaması gerekirdi zaten.
    İzin verilmedi, ben de daha sonra vazgeçtim zaten.

    Bu veya buna benzer başka şeyler yapmak istiyor musunuz burada?

    Eşcinseller Derneği açmak istiyorum.
    Bence, böyle bir dernek bu şehir için gerekli. Diğer şehirlerden gelen eşcinsel öğrenciler kendilerini burada sır gibi saklamak zorunda kalıyorlar.
    Oysaki üniversite yılları bir insanın en özgür olduğu yıllardır, öyle olmalı en azından. Ben eşcinseliğimi lise yıllarında gizliyordum ama şuan üniversitedeyim. Muhafazakar bir şehirde de olsam bunu gizlemiyorum.
    İnsanların da, baskı ve korku altında yaşamalarını istemiyorum. Hiç değilse kendilerini güvende hissedebilecek, kendileri gibi olan bir insan topluluğunda bulunsunlar istiyorum. Öğrenciler dışında Erzurum’da da eşcinsel sayısı sandığınızdan daha fazla.

    Aile ve toplum baskısından korkarak evleniyor bir de çocuk yapıyorlar. Eşcinsel dürtülerini hep bastırıyor ya da gizli tutuyorlar.
    Onların da rahat etmesini, kendilerini anlayabilecek insanların olduğu bir yerde, haftada birkaç kez de olsa özgür ve maskesiz yaşamalarını istiyorum. Bu nedenle böyle bir dernek açma fikrim var.

    Son olarak sana hayalini sorsam….

    Benim hayalim… Tek istediğim okul bittikten sonra Hollanda’ya yerleşip orada evlenmek. Bir ara ülkemizde de bu durum konuşuldu ama çok kesim buna karşı çıktı.
    İnsanlar neden başkalarının hayatına bu kadar müadahale etmeyi seviyor, kendilerinde bu hakkı nasıl bulabiliyorlar aklım almıyor.
    Tek bir hayatımız var yaşayacağımız,bıraksınlar da herkes istediği gibi yaşasın. Baskı, yasak ve şiddetle hiçbir şey çözüme kavuşturulamaz.
    Geyler,lezbiyenler,translar,biseksüeller ve heteroseksüeller…Biz hepimiz başka bir renk, başka hayatlarız. Toplum olarak bunu kabullendiğimiz zaman gökkuşağı renkleri yan yana tamamlanmış olacak. Güzel bir gökyüzünün altında beraber yaşayabiliriz.

    FATMA SARIKAYA
    Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü
    Erzurum’da Eşcinsellik: Rüzgara Karşı Yürümek
    Atatürk İletişim Gazetesi, Sayı:78, Sayfa:6, 6 Haziran 2014

    Aydın Doğan vakfı tarafından düzenlenen öğrencilerin, fakültelerinin eğitim amacıyla o yıl yayımladığı uygulama gazete ve dergileri ile diğer medya organlarında yayınlanan çalışmaları ile ilgili röpörtaj dalında ikinci olmuştur.

    Gerekçe: Anadolu’nun ortasında bir kentte sessiz sedasız açılan eşcinsel kafenin kurulma hikâyesi ve oradaki yaşamı aktarıyor.

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 20:47 on 19 January 2015 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: , , Eşcinsel, Eşcinsel Dernekler,   

    Türkiye’deki LGBTİ Derneklerinin gizli misyonu 

    Can Çavuşoğlu Facebook sayfasında Türkiye’deki LGBTİ Derneklerinin gizli misyonu; başlıklı bir yazı yayınladı.
    İşte üzerinden çokça tartışılacak o yazı.
    Şimdi konu aslında çok basit… Bu dernekler AB fonları kullanıyorlar, az buz değil milyonlarca lira alıyorlar, bütçelerinin neredeyse 90%’ı bu fonlardan oluşuyor. Karşılığında kendilerine verilen siyasi ajanda içerisinde hareket ediyorlar.
    1. Önceden örnekleri hazır 3-5 seminer düzenleyerek iş yapıyor gözükmek.
    2. Türkiye’yi her fırsatta kötülemek, karalamak ve aşağılamak.
    3. HDP çizgisinde bir siyaset yapmak, Kürtler de mağdur, sonuçta ortak bir mağdurlar korosu kurmak.
    4. Belli başlı 20 kişi, kıyak maaşlarla haklarımızı savunuyor adı altında bu sisteme hizmet etmek.
    Birisi bu çizginin dışındaysa eğer hemen ötekileştiriliyor. Yok edilmeye çalışılıyor!
    Kişi eşcinsel değilse yöntem çok kolay, insanlık suçu işliyor, homofobik vs…
    Kişi eğer eşcinselse; faşist, hain, ajan, ırkçı, göt kılı, hülog, paralel, komünist, sen ne anlarsın, cahil, aktivist olarak ne yaptın, kitap oku, gel dernek kursana gibi daha onlarca yöntemle saldırıyorlar.
    Aslında karşılarında duran kişiyi ötekileştirdiklerinin, asıl kendilerinin faşistlik ve ayrımcılık yaptıklarının belki farkında olarak (aptal değiller) belki de olmayarak bunu yapıyorlar.
    Bu olaylar büyüdükçe tabi toplum da yazılan çizilenleri okuyor, kendi mantık süzgecinden geçiriyor ve bizim durduğumuz noktaya park ediyor.
    O yüzden LGBTİ oluşumu içerisine çöreklenmiş tehlikeli, çıkarcı ve başkasının piyonu olmuş kurumlarla mücadeleye yılmadan devam edeceğiz…

    Kaynak

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 18:09 on 12 October 2014 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: , , Eşcinsel,   

    Eşcinsel & Biseksüel Erkeklere Yönelik Cinsel Saldırılar 

    Eşcinsel ve biseksüel erkekler çok çeşitli cinsel saldırılara uğrayabilirler. Taciz edilen kişinin kendi isteği dışında onu sekse zorlamak, belden aşağı laf atarak, bir barda veya sokakta tacizci tarafından uygunsuz bir biçimde ellenmek ve dokunulmak cinsel saldırı demektir. Zorla yaşanan cinsellik tacavüzdür. Kişi önce seks yapmaya evet diyebilir ama sonra cayıp HAYIR derse veya alkol ya da uyuşturu verilerek tacize uğrarsa, seni döverim öldürürüm diye tehdit edilerek sekse zorlanırsa, yani cinsel ilişki bir tarafın isteği dışında gerçekleşirse bu TECAVÜZ anlamına gelir.

    Kişiye bedensel şiddet uygulandıysa seks, zorla yaşandıysa bu cinsel SALDIRI demektir ve de kanunen bir suç unsurudur. Genelde bu tür suçlar beraberinde başka suç unsurlarını da getirir. Hırsızlık, kap kaççılık, ilişki içinde korkutma ve şantaj gibi. Böyle durumlarda K.O damlası verilip bayıltılan kişi tamamen korunmasız kalır. Bayıltıcı damlayı vermek bile tecavüz sayılır ve cezalandırılır.

    Kendini nasıl koruyabilirsin?

    • Cinsellikte bile kendi sınırlarını kesin bir biçimde ifade et ki, istemediğin biçimde kimse sana dokunamasın, elleyemesin, asılamasın. Bedenin ve cinselliğin sana aittir. Evet evettir hayır hayırdır.
    • Kendi hislerine, duygularına güven, içindeki alarm sinyallerini dinle. Sana sulanan kişi seni huzursuz ediyorsa hemen dur sinyalini ver. Tanışma ve flört döneminde acelecilik ve psikolojik baskının yeri yoktur.
    • Flörtüne veya seks partnerine neden hoşlanıp hoşlanmadığını söyle. Senin koyduğun sınırları anlayışla karşılaması gerekir. Yoksa bırak gitsin, yeni bir şans mutlaka bulunur.
    • Alkol ve uyuşturucu algılama duygusunu ve reaksiyonu azaltır, engeller. Serhoş kişi daha kolay kurban olur.
    • Barlarda ve sokak aralarında hemen ilişkiye girmek isteyenlerden uzak dur. Bazi kişiler cinsel yaklaşmayı, flörtü kurbanlarını şaşırtmak amacıyla ve sonra da onları soymak için uygularlar.
    • Öz güvenli gözükmek çok kere tacize uğramaktan ve saldırılardan korur sizi. Öz güvenli görünmeyi öğrenebilirsiniz.

    Tacize uğrayınca ne yapmalı?

    • Saldırıya uğradıysan hemen 155 numaradan polisi ara, yoldan geçenlerden veya en yakın bardakilerden yardım iste.
    • Bedensel ve cinsel tacize uğradıysan hemen bir doktora veya yardım alacağın bir yere git ve taciz olayını anlat.
    • Arkadaşlarından sana yardım etmelerini iste. Hemen bir aile ferdini veya yakın,güvenebilir bir arkadaşını ara, geç te olsa.
    • Doktor muayenesinden önce sakın yıkanma ve duş alma ki deliller kaybolmasın.
    • Bedeninde tacizden yaralar varsa bunların fotoğraflarını çektir.
    • Eğer tecavüz senin kendi evinde olduysa polise bunu mutlaka bildir.
    • Tacizcinin bulunması ve cezalandırılması için adli kovuşturma açılır bunun içinde bu kişiyi polise ihbar etmek gerekir. Bu sana bağlı bir durumdur.

    Utanma ve özgüvensizlik

    Zorla cinsel tacize uğrayan kişilerin arzuları, haysiyetleri ve bedensel dokunulmazlıkları tacizciler tarafından hiçe sayılmaktadır. Tecavüze uğrayanlar utanç ve kuşkular içinde kendilerini suçlarlar, acaba ben mi hata yaptım, tacizciyi benim davranışım mı tahrik etti gibi. Eşcinsellerin ve biseksüellerin biyografilerin de bu olaylar coming out sayılıyor ve bir erkek bu durumu kendi kendine halleder görüşü son derece yaygın. Utanmak ve kendinden şüphe etmek bu insanları inzivaya çekilmeye ve kendi isteklerinden vaz geçmeye zorluyor ama taciz olaylarını kendi başına çözmeye çalışmak doğru değildir.

    Şahit ve yardımcılar için gerekli tavsiyeler

    • Taciz olayına şahit olursan hemen polisi ara. Uzaktan taciz kurbanına seslen, polise haber verdiğini söyle.
    • Olay yerindeki başka şahitleri de hemen yardım amacıyla organize et.
    • Eğer tecavüzcüyü iyi görebilmişsen onun görünümünü ve ne tür özelliği olduğunu belleğine yerleştir.
    • Hemen kısa notlar al ki ilerde olayların detaylarını da hatırlayabilesin.

    Bazan bu tür tacizleri izlemek kişileri psikolojikman çok etkiler, ayrıca tacize uğramış kişilerin çevresindeki insanlar kendilerinden yardım isteyen, olayları kendilerine güvenerek anlatan bu insanların sorunları altında ezilir ve bu durumu kaldıramazlar. Bu yüzden özellikle taciz olaylarının şahitlerine, tecavüze uğramış kişinin arkadaşlarına, onlara yardım etmiş insanlara ve de partnerlerine danışma hizmeti veriyoruz.

     

    Alıntı: maneo.de

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 16:35 on 10 October 2014 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: , Eşcinsel, Eşcinsel Siteleri, , , , ,   

    Eşcinsel Arkadaşlık & Sohbet Siteleri 

    Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans ve İnterseks  arkadaşlık siteleri ve sohbet odaları… ile ilgili dikkat edilmesi gerekenler.

    LGBTİ bireyler için, özellikle baskıcı politik veya sosyal ortamlarda, iletişim kurmak ve sizin gibi diğer insanlarla tanışmak için internete başvurmak oldukça yaygındır. Bu, özellikle de internet bizi böylesine geniş ve çeşitli bir küresel topluluğa bağladığı ve bize belli bir anonimlik hissi verdiği için oldukça doğal. LGBTİ arkadaşlık siteleri de bu açıdan özellikle yararlıdır.

    Bununla birlikte, bu siteler insanlarla tanışmak ve kendimizi başka türlü söyleyemeyeceğimiz ya da istemediğimiz yerlerde kendimizi ifade etmek için harika bir kaynak oluştursa da, onların bizim olmasını istediğimiz güvenli ve anonim alanlar ve dikkatli olmadıkça etkileşimimiz olmaz. Bununla birlikte istenmeyen bir “çıkış” ya da daha kötüsü olabilir. Bazı ülkelerde kişisel anlaşmazlıklardan dolayı sitelerden ele geçirilen bilgiler sayesinde bazı LGBTİ bireylerin evlerinin basılmasına ve bilgilerinin ailelerine gönderilmesini sağladı. Mısır’da polis sahte profiller oluşturarak LGBTİ bireyleri tuzağa düşürdu…

    Bu nedenle, bu siteler yeni insanlarla tanışmak için iyi ya da gerçekten tek yol olabilirken, güvende kalmak için aşağıdaki bilgileri, ipuçlarını ve araçları akılda tutmakta yarar var.

    Sizi risk altında bırakabilecek ortak tanışma sitelerinin teknik zayıflıkları ve bunların üstesinden gelmek için yararlı stratejiler.

    LGBTİ arkadaşlık sitelerini kullanırken kendiniz ve başkaları hakkında bilgi nasıl korunur?

    Bu kılavuzdan neler öğrenebilirsiniz?

    Sizi risk altında bırakabilecek ortak tanışma sitelerinin teknik zayıflıkları ve bunların üstesinden gelmek için yararlı stratejiler.

    LGBTİ arkadaşlık sitelerini kullanırken bilgilerimizi nasıl koruruz?

    Bilgisayarınızdaki LGBTİ arkadaşlık sitelerinin kullanımının kanıtlarını en aza indirmek, bilgisayarınızı kullanmak isteyen birisinden veya çalınmaya karşı keşfedilmenizin önüne geçebilecek iyi bir fikirdir.

    İlk ve en temel adım, her kullanımdan sonra göz atma geçmişinizi silmek veya tarama geçmişini tamamen devre dışı bırakmaktır.

    Birçok web sitesi, özellikle de sosyal ağ siteleri, bilgisayarınıza çerezler adı verilen küçük dosyaları depolar, bu da söz konusu web sitesiyle ve diğer kişilerle etkileşiminiz hakkında bilgi toplar, böylece ilgi alanlarınızla alakalı reklamlar sağlayabilirler. Bu nedenle, Facebook veya Google gibi bir hesapta oturum açmış olmanız ve aynı zamanda arkadaşlık sitenizin profilinde (farklı bir sekmede bile) oturum açarsanız, bu siteler sizin hakkınızda bu bilgileri toplayabilir ve size reklam vermek için kullanabilir, hatta üçüncü taraflara. Bu siteyi kullanımınızı diğer çevrimiçi profillerinize veya etkinliklerinize bağlamaktan kaçınmak için, bir arkadaşlık sitesine giriş yaptığınızda tarayıcınızdaki çerezleri devre dışı bırakmak iyi bir fikir olabilir.

    Tarama geçmişinizi, çerezlerinizi ve diğer geçici internet dosyalarınızı güvenli bir şekilde silmek isterseniz, size yardımcı olabilecek bir dizi kolay kullanımlı Serbest ve Açık Kaynaklı Yazılım (FOSS) aracı vardır. Özellikle CCleaner ve Eraser’ı kullanabilirsiniz..

    Son olarak, birçok sosyal ağ gibi arkadaşlık sitelerinin kötü amaçlı yazılımları yaymak isteyen bilgisayar korsanları için verimli bir zemin olduğunu unutmayın. Bunu genellikle sahte bir profil oluşturarak ve mesaj göndererek, izleyicileri ve alıcıları “web sitelerine” veya “videolarına” yönelik bir bağlantıya tıklamaya teşvik eden girişimlerde bulunurlar. Bununla birlikte, bu tehditten kendinizi çok basit bir ilkeye uyarak koruyabilirsiniz: göndereni tanımıyorsanız, özellikle profil veya mesajlar şüpheli görünüyorsa, gönderdikleri herhangi bir köprüyü tıklamayın.

    SSL bağlantı

    Https olarak da bilinen Güvenli Yuva Katmanı bağlantısı (SSL) sağlayan bir arkadaşlık sitesi seçmek çok önemlidir. Bu, internet trafiğinizi izleyen birisinin siteyi ziyaret ettiğini hala söyleyebilmesine rağmen, bilgisayarınız ile web sitesi sunucuları arasındaki tüm iletişimin şifreleneceği anlamına gelir. Çoğu site giriş sayfasında bir SSL bağlantısı sunsa da, siteyle etkileşimin geri kalanı için sağlamayabilir – yani gönderdiğiniz veya aldığınız profil güncellemeleri, mesajlar ve resimler, gözlemciler tarafından görülebileceği gibi ISS’niz, posta kartları bir postacı için. Arkadaşlık sitenizin SSL sağlayıp sağlamadığını kontrol etmek için giriş yapın ve tarayıcının adres çubuğundaki adresin “https: //” ile başlayıp başlamadığını kontrol edin. PlanetRomeo gibi bazı sitelerin giriş sayfasında size “güvenli bağlantı” seçeneği sunduğunu unutmayın; Bunu görürseniz, ayrıntılarınızı girmeden önce kutunun işaretlendiğinden emin olun. Siteniz SSL sağlamazsa, profilinizi silmenizi ve bir siteye geçmenizi öneririz. Daha fazla bilgi için, rehberimize bakın İnternet iletişiminizi özel tutma. SSL sağlamayan bir siteyi kullanmaya devam etmeniz gerektiğini düşünüyorsanız, Tor veya VPN gibi bir gizlilik ve anonimlik aracı kullanarak bağlamanız şarttır.

    Sızma ve Anonim Tarama

    Yukarıda belirtildiği gibi, bir SSL bağlantısı arkadaşlık sitenizin sunucularına gönderdiğiniz veya ondan aldığı içeriği korurken, sizi anonim hale getirmez. Bilgisayarınızın IP adresi ve web sitesinin sunucularının IP adresi, İSS’niz, web sitesinin yöneticileri ve muhtemelen başkaları tarafından görülebilir. Ancak, bu soruna çözümler var. Anonimliğiniz sizin için önemliyse, Tor Tarayıcısını veya Sanal Özel Ağ (VPN) bağlantısını kullanmak gibi web sitesiyle anonim olarak iletişim kurmak için atabileceğiniz basit adımlar vardır.

    Bu araçlar, aynı zamanda sansürlenmiş içeriğe erişmek için kullanılabilen sınırlama araçlarıdır.

    Mobil Uygulamalar

    Akıllı telefonlar ve tabletler gibi mobil bilgi işlem cihazları, en sevdiğimiz internet içeriğimizin ve sosyal ağ uygulamalarımızın çoğuna mobil erişim ile anında bağlantı kurarak son derece popüler bir iletişim aracı haline geldi.

    LGBTİ siteleri bu değişime adapte olmak için zorluk yaşamadı. PlanetRomeo, Gaydar ve Scruff gibi büyük tanışma siteleri artık kendi uygulamalarına sahip. Üstelik, Grindr gibi bazı uygulamalar, konumunuzu yakınınızdaki olası iş ortaklarına yayınlamak için özellikle GPS gibi akıllı telefon ve tablet özelliklerinden yararlanacak şekilde tasarlanmıştır.

    Konumunuzu ve kimliğinizi bir LGBTİ birey olarak yakınınızdaki diğer kişilere yayınlamanın olası tehlikelerinin yanı sıra akıllı telefon ve tablet formatında bir dizi dezavantaj vardır:

    Bu uygulamaların birçoğu, web siteleri olsa bile bir SSL bağlantısı sağlamamaktadır;

    Appstore veya Google Play’den uygulama indirmek onları doğrudan Apple kimliğinize veya Google hesabınıza bağlar;

    Mobil operatörünüz de bu bilgileri toplayarak doğrudan kimliğinize bağlar;

    Mobil cihazınızda Facebook veya Twitter gibi yüklü diğer sosyal ağ uygulamaları da sizin hakkınızda bu bilgileri toplayabilir.

    Bu nedenle, bir LGBTİ birey olarak gizliliğiniz sizin için önemliyse, arkadaşlık için tasarlanan mobil uygulamaları kullanmamanız.

    Kimlik ve Mali Bilgileriniz

    Ne yazık ki, tanışma siteleri genellikle kar amacı gütmeyen kuruluşlar olarak çalıştırılmaz. Daha ziyade, kâr amacı güden işletmelerdir ve bunu iki şekilde yapma eğilimindedirler: ilk olarak, sitenin “premium” versiyonunu sunarken, ek özellikler için, ek bir ücret karşılığında ve ikincisi, daha fazla bilgi toplayarak Genelde reklam verenler olmak üzere üçüncü taraflara bu bilgileri geçmek.

    Sonuç olarak, bu web siteleri genellikle kendiniz hakkında olabildiğince fazla bilgi vermeniz konusunda oldukça isteklidir. Manjam gibi bazı siteler, bir profil oluşturmak için tam adınızı bile soruyor ve “premium” hizmet sunan herhangi bir site, kredi kartı bilgilerinizi de isteyecektir. Doğal olarak, adınız ve mali bilgileriniz oldukça hassastır ve kimliğinizi doğrudan web sitesindeki etkinliklerle ilişkilendirir. Ülkenizdeki yasal duruma bağlı olarak, LGBTİ arkadaşlık sitelerini kullanmanın bu kanıtı size karşı kullanılabilir. Üstelik, birçok arkadaşlık siteleri, gizlilik politikalarında, kişisel bilgilerinizi, yetkililer de dahil olmak üzere, kendileri için yasal bir talep varsa, üçüncü taraflara devredeceklerini belirtmektedir. Sadece kendiniz hakkında tam olarak gerekli gördüğünüz gerçek bilgileri gönüllü olmalı ve bir arkadaşlık sitesine tam adınızı, telefon numaranızı veya kredi kartı bilgilerinizi asla vermeyin.

    Nijerya’da, polis ve suç örgütleri eşcinsel erkekleri çekmek için arkadaşlık sitelerinde sahte profiller oluşturdular. 2012 yılında, bir gazete makalesinde, geyleri gasp etmekte hapsedilen ve uzmanlaşan bir suç örgütü üyesi.. “Biz onları çağırıyoruz, bir otel odasında fotoğraflarını çekiyoruz, sonra onlardan para almak için bu fotoğrafları kullanıyoruz” ifadesini kullanıd.

    Kenya’nın Gey ve Lezbiyen Koalisyonu, şantaj ve haraç olaylarının yüksek olduğunu ve ülke içinde sürekli olarak büyüdüğünü ve LGBTİ bireylere karşı işlenen en yüksek suçlardan birini oluşturduğunu söylüyor.

    Fotoğraf Alışverişi Hakkında

    Biriyle tanışmadan önce, o kişi hakkında daha iyi bir fikir verecek olan çeşitli fotoğraflar istemek iyi bir fikirdir.

    Birisi size sahte olabileceğini düşündüğünüz veya bir web sitesinden alınmış bir fotoğraf gönderirse, bir web sitesinden alınmış olup olmadığını görmek için resmi google resim arama çubuğuna sürükleyebilirsiniz. Resmin meta verilerine de bakabilirsiniz.

    Meta verileri “exif data”, fotoğrafın çekildiği yer, zaman, kamera gibi gizli bazı bilgileri içerir..

    İletişim Kurma ve Buluşma

    Biriyle görüşmeyi kabul etmeden önce, önce telefonla onlarla iletişim kurmalısınız. Ev telefonunuzu ya da cep telefonunuzu kullanmak yerine, jitsi ya da skype gibi bir IP üzerinden Ses programı kullanmak ya da herkese açık telefonlardan konuşmayı ayarlamak en iyisi olabilir.

    Son olarak, biriyle tanışmadan önce, diğer LGBTİ arkadaşlarınız veya topluluğunuzdan birini bilgilendirmek en iyisidir.

    Doğru olamayacak kadar iyi mi?

    Kuşkusuz ‘mükemmel’ gibi görünen biriyle karşılaşırsanız veya kendisiyle ilgili verdiği bilgilerdeki tutarsızlıkları fark ederseniz, dikkatli olmalısınız.

    Şüphe duyuyorsanız, arkadaşlarınıza veya toplululuğunuzdaki kişilere bu kişiden haberdar olup olmadıklarını sorabilirsiniz.

    Belirli siteler için genel ipuçları ve öneriler

    Herhangi bir sosyal ağ sitesinde olduğu gibi, özellikle de LGBTİ’lerin karşılaştığı tehditler göz önüne alındığında, bir LGBTİ arkadaşlık sitesini kullanmadan önce aşağıdaki soruları kendinize sormanız gerekir.

    İnternete girdiğim bilgilere kim erişebilir?

    Sosyal paylaşım sitesine girdiğim bilgileri kim kontrol ediyor, sahibi kim?

    Benim hangi bilgilerime diğer insanlar ulaşabiliyor?

    Kişilerle ilgili bilgileri başkalarıyla paylaşırsam iletişim bilgilerim akla gelir mi?

    Bağlandığım herkese güvenir miyim?

    Hizmet kullanıcılara SSL (veya HTTPS) bağlantısı sağlıyor mu?

    Site yöneticileri ve coğrafi olarak sunucuları hangi ülkede, (hangi ülkenin yargısına bağlı), barındıran şirket hangisi?

    Manjam

    Manjam’da bir profil oluşturmak için, ilk ve son isimleriniz de dahil olmak üzere kişisel bilgileriniz istenir. Gizlilik politikasına göre, bu bilgiler toplanacak ve yasal bir talep dahil olmak üzere üçüncü taraflarla paylaşılabilir. Her ne pahasına profil oluştururken bu bilgileri paylaşmamanız gerekir: gerçek isminizi vermek için iyi bir neden yoktur, bu yüzden sahte olanı verin.

    Gaydar ve GaydarGirls

    Eğer Gaydar veya GaydarGirls kullanıyorsanız, oturumunuzun SSL kullanacağından emin olmak için giriş yaptığınızda “güvenli oturum” yanındaki kutunun işaretlendiğinden emin olun. Firefox için HTTPS Everywhere eklentisini kullanarak bunun her zaman olduğundan emin olabilirsiniz.

    Planetromeo

    Eğer PlanetRomeo’yu kullanırsanız, oturumunuzun SSL kullanmasını sağlamak için giriş yaptığınızda “güvenli giriş” in yanındaki kutunun işaretlendiğinden emin olun. Firefox için HTTPS Everywhere eklentisini kullanarak bunun her zaman olduğundan emin olabilirsiniz.

    Planetromeo, sitelerini kullanırken “Yardım ve Hizmetler” altında güvenli uygulamalar için yararlı bir kılavuza sahiptir.

    Grindr

    Yukarıda belirtildiği gibi, Grindr bir akıllı telefon uygulamasıdır. Gizliliğiniz ve güvenliğiniz sizin için önemliyse, Grindr’ı kullanmamanız önerilir.

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 15:20 on 10 October 2014 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel, ,   

    Eşcinseller Vardır 

    Türkiye’de toplumsal hafızanın zayıf ve bir o kadar da durağan seyri, çoğunlukçu anlayışın gelişmesi ve artık toplumsal bir alışkanlık statüsü kazanan ve nice örneklerle karşımıza çıkan ret ve inkâr kültürünü de beslemiştir. Türkiye’deki ret ve inkâr kültürü bireysel olarak ilk içselleştirdiklerimizden itibaren gelişmekle birlikte, okul – aile –devletin kusursuz birlikteliğiyle de toplumsal bir unutkanlık yaratmakta ve bu durum bir kendiliğindenlik hali kazanmaya devam etmektedir.

    Aynı toplumsal yapı çocukken sorumluluk almaktan kaçınan akılların “Ben yapmadım Miki yaptı1” söyleminin tüm topluma yansımasıyla, hep çocuk kalan, hiç sorumluluk duygusu gelişmeyen bir topluma işaret etmektedir. Bununla bağlantılı olarak Ermeni ve Kürt meselelerinde, kadın sorununda, 6-7 Eylül olaylarında ve bu yazının konusunu oluşturan homoseksüel bireylere yönelik saldırı ve inkâr politikası geçmişte olduğu gibi bugün de değişmeden devam etmekte ve yapılan eylemlerin sorumluluğu toplum tarafından alınmamakta; yok sayılmaktadırlar.

    Özetle Türkiye’de nefret söylemi ve eylemine maruz kalmak için; çoğunluktan etnik, dinsel olarak farklılaşmak veya bunların da dışında sadece çoğunluğun cinsel yöneliminden ayrı bir yönelimde olmak da yeterlidir. Dolayısıyla Murathan Mungan’ın da belirttiği gibi 2 “ reddi ve inkârı her kesim tarafından bu kadar beslenmiş, kibri bu kadar okşanmış olan bir halk” tarafından ötekileştirilmek için onlardan ufak bir farklılığının olması yok sayılmaya uygun zemini hazırlamaktadır.

    Siyasi kültüre yerleşmiş inkar politikası ulus devlet inşasının ilk yıllarından itibaren etkin bir şekilde kullanılmıştır.

    Türk- Müslüman erime potası içerisine çekilen diğer etnik kimlikler çoğu zaman hiç var olmadı kabul edilir ve bu gelenek cumhuriyetin değişkenlik gösteren diğer dönemlerinde de, belki farklı alanlarda ama bir o kadar güçlü bir şekilde, yeniden kendini üretmiştir. Burada iddia edebiliriz ki; inkar geleneği Türkiye’nin özellikle 1950’lerden sonra batı toplumlarında yükselişe geçen kimlik siyasetinden izole kalmasına sebep olmuştur.

    Bu anlamda günümüzde özellikle eşcinsel birliktelikler LGBTT örgütsel hareketi haklar temelli tanımlar şöyle dursun, varlığı dahi çoğu zaman açık bir şekilde reddedilmiştir. Kimlik siyasetinden nasibini alamamış siyasi parti oluşumları inkârın, politikasının yanı sıra toplumsal tabanının da meşrulaşmasını mümkün kılmıştır.

    Bu temelde işlenen nefret suçlarında karar vericilerin sessizliği LGBTT bireylere karşı işlenen bu suçların meşru bir zemine oturmasına sebep olmuş, toplum nezdinde de farkındalığın oluşmasını geciktirmiş ve hala geciktirmektedir.

    Bütün bu red ve inkâr kültürüne karşı girişilen gerek örgütsel mücadele, gerek küreselleşme dinamikleri altında uluslararası farkındalığın artışının, kırıntılar halinde olsa da, etkileri, en azından Türkiye toplumundaki farkındalığın da 10 yıl öncesine göre oldukça ilerleme kaydetmesine sebep olmuştur. Ancak bu bireylerin toplum tarafından keşfi (!) aynı zaman da inkâr kültürünü nefret kültürüne dönüştürmüş, bu bireylere karşı işlenen nefret suçları ve söylemleri de artma eğilimi göstermiştir. Ancak işlenen bu nefret suçlarına karşı körebe durumu hala devam etmekle birlikte, siyasal karar vericiler tarafından burada bir taraf olma durumu yani katleden taraf olma konumu ısrarla korunmaktadır.

    Öyle ki;

    Aynı algının devam ettiricileri, bu sefer daha da muhafazakâr tarzda, heteroseksüel bireylerin dışında olan herhangi bir cinsel yönelime sahip olan kişilere karşı nefret suçlarını engellemek amacıyla hiçbir sorumluluk almayıp, aksine geçmiş alışkanlıkların, algıların mustaribi olduğu iddiasıyla hareket eden bir siyasa önderliğinde, aynı algıyı devam ettirmek suretiyle, sistemin kendi iç çelişkisini son dönem “demokratikleşme paketi” içerisinde göstermiş, LGBTT bireylerine karşı nefret ve ayrımcılık yapılmasının önlenmesi hususunda bu siyasal karar vericilerin kalemlerinin mürekkebi tesadüftür ki (!) bitivermiştir. Tüm bu ortamda hak arayışına devam eden bu bireyler yalnızca devlete ve onun kurumları aracılığıyla yürüttüğü politikasıyla ile mücadele etmeyip, toplumsal hafıza taşıyıcısı medya ve aile kurumlarıyla da mücadele etmek zorunda bırakılmaktadır.

    Bu noktada, kendi içimize dönüp, yürütme ve yasama erkinden umduğunu bulamayan LGBTT bireylerinin yargı erkinden ve özellikle “hiçbir iktidara ve hiyerarşik üste bağlı olmayan” avukatlardan ve meslek örgütlerinden yeterli destek aldı mı ya da alıyor mu? Bunun değerlendirilmesi hususu gündeme geliyor.

    Tarihsel bir gözlem yapıldığında ise karşımıza; LGBTT bireylerini dinlemek, homoseksüelliğin ne menem bir şey olduğunu, ne tür sorunlarla ve hak gaspıyla karşılaştıklarını görmek zahmetinde dahi bulunmayan bir yargı sistemi çıkıyor. Ancak, son dönemde LGBTT bireylerinin örgütsel çalışmasının bir zaferi diyebileceğimiz bir takım olumlu gelişmelerle karşılaşmakla beraber, şu da bir gerek ki, yalnızca bu bireylerin örgütlü çalışması yargının kendi iç dinamiği ve aklı açısından bir bilinçlendirme hareketi olarak oldukça yetersiz kalmıştır.

    Yargının LGBTT bireyleri ile ilişkisinin tek olumlu ama bir o kadar da geç olduğu için eksik de olan örneği; Ankara Barosu Hukuk Kurultayında bu bireylere yönelik farkındalık yaratma temelli, oldukça geç gelen ama güç olmamasını temenni ettiğimiz, bir oturum düzenlemiştir. Bu çalışmanın önemini idrak etmekle birlikte neden bu kadar geç kalındığı sorusu da aynı önemle karşımızda durmaktadır.

    Öyle ki, LGBTT bireylerinin mücadelesi, Türkiye’de oldukça geç ses bulmasına rağmen, 10 yıldır hatırı sayılır bir yere gelmiştir. Tüm bu süreç boyunca biz avukat ve avukat adaylarının bu konuya ilgisinin bu safhada ortaya çıkması ise bir öz eleştiri olarak ele alınmalıdır. Son olarak şunu belirtmeliyim ki kendi içimize dönüp baktığımızda Ankara Barosunun fertleri olarak homofobik olmayan, kaç kişiyiz?

    2014 – Stj. Av. Şeyma SAĞDIÇ

    1 “Uçurtmayı Vurmasınlar”, 1989, Yönetmen: Tunç Başaran, (Barış’ın repliği)

    2 Murathan Mungan, Red ve İnkar Kültürü, Birikim dergisi 278/279 sayı Haziran- Temmuz 2012

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 06:08 on 3 October 2014 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel,   

    Eşcinselim, herkesle eşitim 

    Mersin Üniversitesi öğrencisi LGBTİ birey, üniversitede yaşadığı sıkıntıları ve karşılaştığı sorunları paylaştı.

    Türkiye’de giderek artan LGBTİ cinayetleri ve bu bireylere karşı yapılan ayrımcılık çözülmeyi bekleyen büyük sorunlardan biri. Herkesle eşit şartlarda dünyaya gelen LGBTİ bireyler toplumda kabul görmek için yıllardır mücadele ediyor. Bu mücadeleden biri de Mersin Üniversitesi’nde okuyan eşcinsel bir öğrenci tarafından veriliyor. Yaşadıklarını, sıkıntılarını ve gelecekten beklentilerini dile getiren eşcinsel öğrenci, kimseden bir farkının olmadığını, bu durumun bir tercih değil, yaradılış gereği olduğunu ve artık bunun farkına varılması gerektiğini anlattı.

    ‘Üniversiteye hayallerle geldim, hayal kırıklığına uğradım’

    “Mersin’e ilk geldiğim gün yurduma yerleşmek için dolmuşa bindim. Dolmuş şoförüyle aramızda güzel bir konuşma geçti, sohbet ettik kendisiyle. Sonra ben yurduma eşyalarımı yerleştirdim, tekrar dışarı çıktım ve akşamüstü bindiğim dolmuşu yine aynı şoför kullanıyordu. Bende görünce plakasını istedim ve şakayla karışık bundan sonra plakayı görüp onun dolmuşuna bineceğimi söyledim. Kendisi de bana numarasını vermek istedi ve her zaman görüşebileceğimizi söyledi. Bu Mersin’deki ilk günümde yaşadığım onur kırıcı bir durumdu. Evet ben gay’im fakat o adam bana sokakta parayla bu işi yapan bir insanmışım gibi davrandı. Sonuçta bu işi parayla yapanlar da seks işçisi ve zorunlu bir şey bu. Fakat beni öyle görüp kendi zevkine alet ettirmeye çalışması çok tuhaf bir durumdu. Hayallerimin daha ilk günden sarsıntıya uğramasıyla üniversitede yaşayacaklarımı az çok tahmin etmeye başlamıştım.

    Okulun ilk günleri gayet sessizdi. İlk hafta kimseyle tanışamadım çünkü çok çekiniyor ve korkuyordum. Daha sonra çok fazla kız arkadaşım oldu ve bu durum dikkat çekmeye başladı. Bir erkeğin bu kadar çok kızla gezmesi garip geliyordu. İnsanlar kibar konuşmamdan, hal ve hareketlerimden anladılar eşcinsel olduğumu ve birçok erkek yaklaşmadı tabi ki de. Emin olduktan sonra birkaç erkek yanıma geldi ve ben samimiyetlerine güvenerek onlarla sohbet ettim. Daha sonra Mersin Üniversitesi itiraf sayfasında eşcinselleri aşağılayıcı homofobik tavırda haberler yayınlandı. Birleri itiraf ediyor imajı yaratarak benim ağzımdan paylaşımda bulundular. Ve benim okuduğum bölüme kadar paylaştılar o platformda. Benim eşcinsel olduğumu duyurmak ve kendilerine alay konusu yapmak için yaptılar bunları. Zaten erkeklerin çoğu kız tavlama peşinde. İtiraf sayfaları bunlara yarıyor sadece. Halbuki orası haber portalı gibi olsa insanlara çok şey kazandırır, belki bizim sesimiz de oradan bütün üniversiteye duyurulur. Bu eksik bir durum ve düzeltilmesi gerekiyor. Yani kısacası benim hayat tarzım başka insanların dalga konusu oldu daha ilk günlerde ve böyle de devam ediyor.

    ‘Masama gelip hakaretler savuran erkekler oldu’

    Bir gün üniversitede bir kafede kızlarla oturuyorduk ve yan masada sevgililer vardı. Bir an kafamı çevirdim ve yan masadakilerin öpüştüklerini gördüm. Bu görüntü de açıkçası rahatsız etti beni. Aradan zaman geçti ve onlar kasada para öderken gayri ihtiyari bir şekilde onlara döndüm. İçlerinden bir çocuk bizim masaya geldi ve hakaretler savuşturmaya başladı. Yanındaki kızlar benim kız arkadaşlarıma dönüp o yanınızdaki ‘çiçeği’ bize güldürüyorsunuz dedi ve kız arkadaşlarım benimde insan olduğumu hatırlatarak terslediler. Ben karşı taraftaki kızlardan birinin insansa insanlığını bilsin gibi laflar söylediğini duydum. Bu olay beni derinden yaraladı ama çıkardığım sonuç şu oldu. Ben gerçekten tek başıma “HOMOHOBİK” bir kız örgütü kurmuştum. Sonuçta homofobik kavramı varsa homohobik kavramı da olmadı. O arkadaşlarım benim haklarımı korumak için, beni savunmak için mücadele ettiler o gün. Olayın yaşandığı kafe benim her zaman gittiğim bir yerdi ve garsonlar bile benim haksızlığa uğradığım bilincine vararak davranıyorlardı. Ben herkesi kabul ediyorum ama onlar beni neden kabul etmiyor anlamıyorum. Eşit geldiğimiz bu dünyada yaşamak zaten zorken bir de insanlara kendini kabul ettirme çabası çok garip, çok anlamsız.

    ‘Tuvalete ve camiye çekinerek gidiyorum’

    Ben dershanedeyken tuvalete gidemezdim. Ders saatini beklerdim. Çünkü orada erkekler vardı ve benim için hiç iyi olmuyordu o ortamda bulunmak. Ben de dersten önce hocalarımla konuşup elimi kaldırdığımda izin vermelerini söylüyordum. Bir de camiye girerken bu sorunla karşılaşıyorum. 1.5 yıldır namaz kılmıyordum fakat bu eksikliği hissettim ve artık camiye gitmeye başladım. Orada ister istemez yürüyüşümü değiştiriyorum. Ama toplumdaki şu yargıyı da kırmak isterim. Neden eşcinsellerin dinsiz olduğu düşünülüyor? Ben kendimi bildim bileli böyleyim. Bu benim tercihim değildi. Eşcinsel doğdum evet ve dini inancımın sorgulanması, benim inanmadığımın düşünülmesi de çok rahatsız edici. Bu düşünce de kırılmalı kesinlikle. Ben dinime çok bağlıyım ve bu inançtan kimse beni koparamaz.

    ‘Bizi kabullenmek için eşcinsel olmaya gerek yok’

    Siyaset, insanın toplumda farklı hissettiği, eksik bulduğu şey için savaşmasıdır bence. Benim Facebook’taki görüşümde bile LGBTİ yazıyor. Benim önceliğim bu olmalı, siyasetim bu olmalı. Bu kadar kötü şey yaşadım ama şunları kendime ilke edindim. Çok farklı biri olacağım. Herkesle dost olacağım ve kendimi benimsettiğimde iyi niyetimi anlayacaklar. Ama bir gün o birileri düşerse kaldırmak için elimi uzattığımda nasıl gözlerime bakacaklar çok merak ediyorum. Lisede tuvalette dayak yedim ben, eşcinsel olduğum için… Ama üniversitede böyle bir şey olmayacak biliyorum. Eşcinsel kimliğimle öğrenci kimliğimi birleştirdim ve ders esnasında sırada yan yana oturabileceğim arkadaşlar elde etmeye başladım ve o insanların hiçbiri eşcinsel değil. Hayatlarında hiçbiri gay görmemiş olabilir. Ama ben bu dostane duyguyu kendimle birlikte onlara benimsetebilirsem çok şey katmış olurum. Çünkü LGBTİ bireyi savunmak için ille de LGBTİ olmaya gerek yok. Dün beş tane daha erkek arkadaşım oldu mesela. Bu çok büyük bir artı benim için. Bu böyle devam edecek hissediyorum. Ben uzun bir süre Mersin’de olacağım ve üniversite içinde kendi topluluğumu kuracağım. Birçok insan katılacak, destek verecek ve belki şu an ismimi vermiyorum ama inanıyorum beş yıl sonra herkes beni tanıyacak.

    ‘Toplum kabul etseydi sen beni kabul edecek miydin baba?’

    Benim eşcinselliğim konusunda babamın yorumu hep biz kabul etsek bile toplum kabul etmez oldu. Ben de ona hep bu soruyu sordum : Toplum kabul etseydi sen beni kabul edecek miydin baba? O zaman susuyor tabi. Ve babam eşcinsel olduğumu ilk öğrendiğinde Kuran- Kerim’i açarak bana eşcinsel ilişki olduğu için gazaba uğrayan Lut Kavmini okudu ve beni gerçekten çok korkuttu. ‘Ben n’apıyorum’ dedim kendi kendime. Yanlış bir şey yapıyorsam neden yapıyorum? Bu madem günah madem yanlış ben bunu bilerek yapmıyorum, beni buna zorlayan şey ne? Herkes bunu çocukken seçtiğimizi düşünüyor. Ben bunu çocukken nasıl seçebilirdim ki. Ben doğduğumdan beri böyleyim. Milyonlarca insan var bu şekilde. Gezi Parkında 50 bin eşcinsel yürüdü bunu kimse inkar edemez. Ben bunun sıkıntısını her alanda çektim. Hocalarımın tehdit ettiği de oldu, arkadaşlarımın dalga geçtiği de ama büyük bir umutla bekliyorum, bunların aşılacağına inaniyorum. Yaşlı bir kadın bir röportajda herkesin kendi hayatı, özgür bir ülkede yaşıyoruz demişti. Bu konuşma şunu gösteriyor ki bir gün gelecek beni babaannemde kabul edecek, aşağıdaki Şükriye teyze de kabul edecek. Kınayan gözler değişecek.

    ‘Bu zihniyet ‘Benim Çocuğum’la değişecek’

    Sadece din olgusuyla hareket eden Türk toplumuna karşı, eşcinsel çocukları olan anne ve babalar kamera karşısına geçerek bir belgesel çekti. ‘Benim çocuğum’ adlı bu belgesel televizyonda yayınlanmadı. Çünkü amaç önce yerelleri dolaşmaktı. Yerellerde LGBTİ’yi bilmeyen birçok insan var. Bazı üniversiteler tabi ki karşı çıktı bu filme. İçeriği kötü dendi ama bence bu filmden sonra herkes bir şeyler yapmaya başlayacak. Anlatarak olmayacak biliyorum ama bu film izlendikten sonra gerçekten birçoğunun bakış açısı değişecek. Sadece ‘ biz eşcinseliz, bizi böyle kabul edin’ demiyorum. Benim de yapmam gereken çok şey var. Yüzyıllardır böyle devam eden bir düşünceyi kırmak için çalışmalara başladım bile. Böyle gelmiş böyle gidecek diyemem. Benimde haklarım var ve ben de sizler gibi eşit doğdum, bunun farkına varın diyebilirim.”

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 23:53 on 29 September 2014 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel, , Robin Hood   

    Robin Hood Gey miydi? 

    Robin Hood ve Sherwood Ormanı’nda saklanan arkadaşları belki de eşcinseldi!

    İngiltere’deki Cardiff Üniversitesi’nde saygın bir öğretim üyesi olan Profesör Stephen Knight, Nottingham’da yapılan  geleneksel Robin Hood Konferansı’nda araştırmalarının sonuçlarını “The Forest Queen” (Ormanın Kraliçesi) adlı makalesinde sundu.

    Ondördüncü yüzyıl hikayelerinin uzun ve dikkatli incelemelere tabi tutulması sonucu Knight, Robin Hood ve adamlarının heteroseksist toplumda dışlanmış eşcinseller olduğu iddiasını ortaya attı. Lady Marian hikayesinin de on altıncı yüzyılda tarihçiler tarafından Robin Hood’u “düzeltmek” için eklendiğini de iddialarına ekledi.

    London Times gazetesine verdiği röportajda Knight, anlatılan hikayelerin onun gey olduğunu doğrudan söyleyemeyeceğini çünkü toplumsal değerlerin buna izin vermeyeceğini ama buna rağmen hikayelerin birçok homo-erotik imgeler taşıdığını söyledi. Hikayelerin içinde geçen alt metinlere bakıldığında ormanın erkekliğin sembolü, mızrak ok ve kılıçların da fallik semboller olduğunu belirtti.

    Konferansa ev sahipliği yapan Robin Hood Derneği üyelerinden gelen tepkiler farklıydı. Bazıları bu iddiaların kahramanlarının karalanmaya çalışılması olduğunu söylerken bazıları da Robin Hood’un gey gençler için çok iyi bir rol modeli olabileceğini söyledi.

    Derneğin web sayfasında ise son derece ılımlı bir mesaj yayınlandı: “Robin Hood efsanesi birçok farklı şekilde değerlendirilebilir. Robin birçok insan için farklı sebeplerden dolayı özel biri olabilir. Zaten onu bir efsane yapan da bu yanıdır. İşimiz yargılarda bulunmak değil, her şeyi olduğu gibi kabul edip, herkesi ne düşünmek istediklerinde serbest bırakmaktır.”

    Derneğin bu iddiaya karşı çıkmayıp ılımlı açıklamalar yapmasının nedeni, araştırmayı yapan Knight’ın gerçekten alanında uzman ve son derece saygıdeğer bir tarihçi olması. Bu da iddiaların doğruluk ihtimalini güçlendiriyor. Bu durumda da artık geylerin yeni bir rol modeli var:

    Robin Hood!

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 13:27 on 22 September 2014 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel, , Şeriat,   

    Eşcinsel cinsel ilişki yaşamak 100 kırbaç! 

    Endonezya’nın Banda Aceh eyaletinde parlamentoya sunulan yeni yasa taslağı kabul edilirse eşcinseller 100 kırbaç vurularak cezalandırılacak.

    Hürriyet Gazetesinin haberine göre Endonezya’nın Banda Aceh eyaleti parlamentosuna sunulan yeni yasa taslağı kabul edilirse eşcinsel ilişki yaşayan kişilere 100 kırbaç vurularak cezalandırılacak.

    Taslak yasa ile ilgili verilen bilgilere göre erkekler arasındaki erkek erkeğe cinsel ilişki ve kadınlar arasında kadın kadına cinsel ilişki, kadınların birbirlerini vücutlarına dokunmak suretiyle tahrik etmeleri de suç sayılacak.

    Taslaktaki eşcinsellik bölümünde öngörülen ceza ise 100 kırbaç ya da 100 sopa

    Endonezya’da temel insan haklarına aykırı olduğu için bu yasanın kabul edilmemesi gerektiğini savunan olduğu gibi bunun cezasız kalmaması gerektiğini düşünenler de var.

    Banda Aceh 2001 yılında edindiği özerklik ile birlikte güç kazanmış ve o günden beri İslami şeriat kurallarını bölgeye uygulamaya çalışıyor.

    2013 yılında ülkedeki lgbti nüfusun dertlerini ve hikayesini konu olan bir kısa film yapılmış ve büyük tepki toplamıştı.

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 12:14 on 20 September 2014 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Afrika, Eşcinsel, , , Güney Afrika   

    Güney Afrika’da LGBTİ Dostu Cami açıldı! 

    Bir Müslüman akademisyen, ölüm tehditleri ve ağır eleştirilere rağmen Güney Afrika’da lgbti‘ler için bir cami açtı. Taj Hargey adlı akademisyenin Cape Town kentinde açtığı ‘Açık Cami’de kadınlar da imamlık yapabilecek.

    Akademisyen ve Cape Town doğumlu Hargey tarafından yapılan açıklamalara göre camide cinsiyet ayrımı, farklı dine mansup olan kişlerin ayrımı yapılmadan herkesin kullanabileceği ortam oluşturulduğu açıklandı.Olayda geçen camide kadınların bile imamlık görevini yapabilmesi gibi karşı cins ile aynı yerde ibadetini yerine getirebilecek.
    Afrika’nın Güney’inde yer alan İslam Koalisyonu MJC, faaliyete geçmek isteyen cami için araştırma yaptıklarını halkın duyduğu endişeyi dinleyip karar vereceklerini açıkladılar.

    Konu üzerine Hargey şu sözleri sarf etti. ”Faaliyete geçirmek istediğimiz cami, Peygamber olan Hz.Muhammed’in (s.a.v) yaptığı camilerin bir kopyası ancak engelleri olmayan bir ibadet noktası olabilecektir. Müslüman kadınları görünmez kılan zihniyet ise son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)’ten sonraya halka empoze edilmiş ve bunun sonucunda dominat bir biçim almıştır.” diyerek açıklamasını bitirdi.
    Alıntı: BBC Türkçe

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 01:17 on 7 September 2014 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Eşcinsel,   

    Gay Olmak 

    Canım sıkkın.

    Niye, bilmiyorum.

    Lanet olası Word’ü bile açmadım. Bu yazıyı ‘Not Defteri‘nde yazıyorum. Bana daha fazla huzur veriyor not defteri. Sıradan, sıcak ve samimi. Büyüklük taslamak gibi bir derdi yok, bana hatalarımı göstermek gibi bir derdi de… Etrafı sınırlarla çevrelenmemiş, üstünde yanında cetveller yok, hayat gibi sonsuz bir boşluk ve uzayıp giden satırlar için candan bir sırdaş benim için.

    Az önce içtiğim kahveden mi emin değilim, içimde bir çarpıntı var. Gök yıkılıp dünyanın üstüne çökecekmiş gibi bir tedirginlik içindeyim. Kulaklığımdan ‘The Day The World Went Away‘in duyulmasıyla hiçbir alakası yok bu hissiyatın.

    Bir sigara yakmak istiyorum.

    Ama ben sigara içmem.

    Galiba sorunu biliyorum. Fakat kendi kendime itiraf etmeye korkuyorum. Kendime söylersem başkaları da duyacak ve sonra da beni azarlayacaklar diye korkuyorum. Kim bilir belki de en büyük korkudur bu. Korkuların korkusu. Korkuların efendisi. Kendisi. Ya daMidas’ın kuyusuna fısıldanmaması gereken korkunun duyusu.

    Kabuğumu yırtıyorum. İçimden küçücük bir yumru yuvarlanıveriyor yere. Tıkır tıkır sürükleniyor marleyin üzerinde, amaçsız. Arkasından bakıyorum anlamsız gözlerle. İçimden çıkan kara yuvarlak öylece bana bakıyor, ben de ona. “Kendinden iğreniyorsun,” diyor bana. “Eşcinsel olmaktan iğreniyorsun”.

    “Evet, iğreniyorum,” diyorum kayıtsız bir ifadeyle. Kendi rahatlığıma ben de şaşıyorum. Ne de olsa içimden çıkardığım pislikten başkası değil karşımdaki.

    “Neden iğreniyorsun kendinden biliyor musun?” diye soruyor.

    “Neden?” diyorum merakla. Her şeyin anlamını bu soru karşılığında öğrenebilecekmişim gibi.

    “Çünkü kendin olamıyorsun. Ne olduğunu dahi bile bilmiyorsun daha. Her şeyi bildiğini sanıyorsun, ama yanılıyorsun. Gerçekte hiçbir şey bilmiyorsun ve seni sen yapansa tüm bu bilmediğin şeyler. Gerisine kulaklarını tıkıyorsun. Sen bir ‘ben‘ değilsin. Daha bir ‘ben’e sahip olamadın. Yalnızca bir kalıpsın. Bir taklit.”

    İçimden ona cevap vermek gelmiyor. Sadece dinliyorum. Kendime, nasıl karşı gelebilirim ki? O zaten benim. Benim özüm o. Kabuğumun altında saklı kalan şey.

    Belki de bir ‘ben’im olmadı hiçbir zaman. Özgüven duygumun arkasında belki de hep bir güvensizlik vardı. Onu örtmek için kendimi güçlü olduğuma inandırıyordum. Bir gün bir başkası, öbür gün başkası oluyordum. Belki bir dakika sonra bir kahraman oluyor, bir saniye sonra katıksız bir yalancıya dönüşüyordum.

    ‘Kendimi buldum, kendimden ödün vermiyorum’ derken belki de sürekli makas değiştiren bir tren gibi ordan oraya sürükleniyordum.

    Hep başkalarında görmek istemediğim şeyleri kendimde yaptım. Sonra da onları-bunları yapmakla suçladım. Ne hakkım vardı buna? Ben tanrı mıydım? Elbette, hayır. O zaman nedendi bu kibir? Yoksa, yoksa herkes bu mantıktan hareket ettiği için mi? Ben de oyunun parçası olmaktan kendimi alamadığım için mi?

    Kim kendine yalancı der? Kim saf ya da enayi olduğunu kabul eder?

    Ya da… Hangi eşcinsel eşcinsel olmaktan nefret eder?

    Ben ediyorum. Kimse bana homofobiden, kendi bilmemekten bahsetmesin. Bu teraneleri yıllardır dinledim ki eşcinsellikten korkmuyor, sadece oluşumu sorguluyorum. Nasıl bir hetero kendinden nefret edince heterofobik olmuyorsa aynen öyle.

    Gidebileceğim bir kıyı yok bunun ötesinde. Eşcinselleri anlamıyorum. Onlar benim dilimi konuşmuyor, onlarda benim sözcüklerimi anlamıyor. Ki çoğu zaten perdenin arkasındaki kuklaya dönüşmüşler. Geride sadece gölgeleri var. Hareket ediyorlar ama kendileri değil. Sadece gölgeleri. Onlar zaten beni anlayamazlar.

    Birine hoşlandığını söylersen senin onunla yatmak istediğini düşünür. Hadi, hanginiz öyle düşünmez söyleyin. Zaten tüm oturumlar, tüm tanışıklıklar bunun için değil midir? Tüm seçimler ten uyumu için değil midir? Tüm reddedişler, siz sadece karşı tarafa uygun tipte olmadığınız için değil midir?

    Biliyorum. Yıllardır eşcinselliği savundum. Hala da savunurum, belli açılardan. Ama gördüğüm o ki eşcinsellik gerçekten farklı bir konum. Hala etiketler var. Eşcinsellerin arasında yeriniz belli. Bir tür sınıf sistemi bu. Yapay, ayrıcı.

    Her şey özenti. Plastik kokulu.

    Söylemeniz gerekenler, düşünmeniz gerekenler önceden belirli.

    Gitmeniz gereken mekanlar, giymeniz gereken kıyafetler, kokmanız gereken kokular, sikmeniz gereken adamlar belli.

    Ben bir çocuğum. Ve bir çocuğun onların arasında işi yok. Satılık ruhların arasında bir çocuğun işi ne? Derhal oradan kaçmak istiyorum. Nefes almak, temiz havaya çıkmak, görmemek,duymamak istiyorum. Tüm bunlar yalan olsun, gerçek olmasın. Dünya sadece sik ve göt ikilisinden ibaret olmasın. Koşuyorum uzaklara. Kaçacak bir yer var mı? Belki bir yer, başıboş, bomboş bir gezegen. Oranın küçük prensi olabilir miyim? Sadece kendi konuklarımı ağırladığım, benim dilimin konuşulduğu bir gezegen.

    Yoksa kaçtığım kendim miyim?

    Durup nefes almak istiyorum. Kendimi bir kurtarıcının kollarına atıp, bana güzel bir dünyanın ışığını göstermesini istiyorum. Onun kolları arasında bir çocuk olmak istiyorum. Başımı okşarken beni yatıştıracak şeyler fısıldasın kulağıma. Canavarların gerçek olmadığını söylesin. Onun yanında güvende olduğumu söylesin. Korkacak bir şey yok. Kimse sana zarar veremez artık. Bundan böyle ben varım. Seni ölene kadar kollayacağım, diye bitsin bu Hollywood bozması sahne. Sonra gerçek tüm çıplaklığıyla yeniden üstüme çöküversin, film bitince.

    Perde kapansın.

    Çünkü film bitti.

    Ve geriye, her güzel filmin sonunda içinizde uyanan ‘keşke hiç bitmeseydi‘nin hüznü kaldı.

    Gay Gaye Arşiv

    gaygaye@yahoo.com

     
c
Compose new post
j
Next post/Next comment
k
Previous post/Previous comment
r
Cevapla
e
Düzenle
o
Show/Hide comments
t
En üste git
l
Go to login
h
Show/Hide help
shift + esc
Vazgeç
WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın