Tagged: Almanya Toggle Comment Threads | Tuş takımı kısayolları

  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 18:08 on 19 December 2019 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Almanya, Eşcinsel Terapi, ,   

    Eşcinsellik Hastalık Değildir 

    Alman hükümeti “Eşcinsellik dönüşüm terapilerini” yasaklamaya hazırlanıyor. Sağlık Bakanı Spahn, eşcinselliğin hastalık olmadığını, tedavi edilemeyeceğini söyledi

    Almanya’da homofobik bir uygulama olan “Eşcinsellik dönüşüm terapileri” yasaklanacak. Almanya Sağlık Bakanı, “Eşcinsellik hastalık değildir. O yüzden ‘terapi’ kelimesinin kullanılması başlı başına yanıltıcıdır” dedi

    Federal hükümetin Çarşamba günü aldığı karar doğrultusunda, “eşcinsellik tedavileri” olarak bilinen eşcinsellere yönelik “dönüşüm terapilerinin” uygulanması yasaklanacak. Yasağa uymayanlara para ve bir yıla kadar hapis cezası verilecek.

    Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada eşcinselliğin “tedavi” edilmesini amaçlayan bu terapilerin gelecekte reşit olmayanlar için tamamen, reşit olanlar içinse kısmen yasaklanacağı kaydedildi.

    Reşit kişilerin “tedavi” olarak tanımlanan uygulamalara katılmaya zorlanmaları, bunun için tehdit edilmeleri, kandırılmaları veya terapinin “zararları” konusunda yanıltılmaları durumunda da ceza verilmesi söz konusu olacak. Bu tür terapilerin reklamının yapılması, sunulması ve hakkındaki bilgilerin aktarılması da yasak kapsamında olacak.

    Sağlık Bakanı Jens Spahn, “Eşcinsellik hastalık değildir. O yüzden ‘terapi’ kelimesinin kullanılması başlı başına yanıltıcıdır” dedi. Bu terapilerin sıklıkla ağır bedensel ve ruhsal sıkıntıya yol açtığının altını çizen Spahn, “Bu sözde terapiler tedavi etmiyor, aksine hasta ediyor” diye konuştu. Bakan ayrıca bu yönde bir yasağın toplumsal bir mesaj niteliği taşıyacağını da kaydetti.

    Sağlık Bakanlığı uygulamanın 2020 yılı ortasında yürürlüğe girmesinin beklendiğini duyurdu.

    dpa,epd/BÜ,TY

    © Deutsche Welle Türkçe

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 10:45 on 12 October 2019 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Almanya, , ,   

    Almanya’daki LGBTİ Mülteciler İçin Rehber 

    Almanya’daki lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks (LGBTİ) mülteciler için rehber..

    1. Almanya’daki LGBTİ mülteci koruması

    1.1 LGBTİ bireyleri Almanya’da hangi durumda iltica hakkına sahip olur?

    Bir birey, lezbiyen, gey, biseksüel, trans ya da interseks olmasından dolayı takip altındaysa bu durum, Almanya’dan iltica talep etmek için geçerli bir dayanaktır. Takip, burada kişinin cinsel yönelimi ya da cinsel kimliği nedeniyle kendi ülkesinde ağır şiddet, ölüm, hapis ya da diğer insanlık dışı muamele tehdidi altında olması anlamına gelmektedir. LGBTİ Almanya’da bir tabu değildir. Bu konu hakkında Almanya’da açık bir şekilde konuşabilmektedir.

    1.2 Devlet takibi ne zaman bir iltica sebebidir?

    Takip ya da ayrımcılık eylemleri, nitelik veya tekrarı nedeniyle, insan haklarının ağır bir şekilde ihlal edildiği anlamına gelmesinden dolayı ciddi bir durum teşkil etmektedir. Eşcinsel eylemlerinin cezalandırmaya tabi olduğu gerçeği tek başına bir takip eylemi olarak teşkil görülmemektedir. Yalnızca fiili bir cezanın uygulanması, bunu takip bir eylemi haline getirmektedir.

    1.3 Aile takibi hangi durumda bir iltica sebebidir? (devlet dışı takip)

    Takip devlet tarafından (polis, yargı vb.) değil, devlet dışı bir kurum ya da kişi tarafından (aile, milis vb.) yapılıyorsa yapılan zulüm, devletin koruma sağlamadığının ya da koruma sağlamaya isteksiz olduğu kanıtlandığı takdirde iltica nedenidir. Ülkenin başka bir bölgesine kaçmanın ya da polise sığınmanın koruma sağlamayacağı kesinleştiyse aile tarafından yapılan şiddet veya şiddet tehdidi iltica için temel teşkil etmektedir.

    1.4 İltica sürecinde nerede konaklayabilirim?

    İltica başvurusunu yaptıktan sonra federal bir eyalete atanırsınız. İltica prosedürü sırasında başlangıçta ortak konaklama olacaktır. Kural olarak mülteciler olumlu sığınma kararından sonra bir belediyeye tahsis edilirler, bir uyum kursuna katılır, kendi evlerine çıkmalarına ve çalışmalarına izin verilir. Bazı durumlarda LGBTİ bireylere özel konaklama imkânları sunulur.

    2. İltica süreci

    2.1 İltica süreci nasıl işler?

    İltica yalnızca Almanya sınırları içinde uygulanabilir. İltica süreci genellikle Federal Göçmen ve Mülteci Dairesi (BAMF) tarafından yürütülen iki görüşme içermektedir. İlk görüşmenin amacı, hangi “Dublin Devleti”’nin duruma uygun olduğunu tespit etmektir. “Dublin Devletleri”, tüm AB ülkelerinin yanı sıra şu anda İzlanda, Norveç, Lihtenstayn ve İsviçre’dir. İkinci duruşmada ülkeden kaçma nedenleri görüşülür. Nadir olarak iki duruşma da aynı gün içinde gerçekleşebilir.

    2.2 Görüşmeden önce ne yapmalıyım?

    Hazırlık aşamasında iltica danışmanlığı ve LGBTİ mülteci derneklerinden yardım almaları mutlaka tavsiye edilir. Tüm takip eylemlerini kronolojik olarak kayıt altına almak, kanıt toplamak ve bireyin yaşadıkları hakkında konuşabilmesi için pratik yapması önemlidir. Ayrıca e-mail yoluyla erkenden, LGBTİ konusunda eğitimli bir dinleyici talep etmek ve sağlanacak olan refakatten
    faydalanmak da tavsiye edilir.

    2.3 İlk görüşmede neler olacak? (“Dublin Sistemi”)

    Esas olarak ilk görüşme; şahsi sorular yanında ailenin ikametinden, bireyin kaçmak için kullandığı yollara kadar çeşitli sorular içerir. Temel olarak, giriş için gerekli olan vizeyi veren ilgili “Dublin Devleti”, iltica sürecinden sorumludur. Eğer bir kişi, vize olamadan ülkeye giriş yaparsa bu kişiden ilgili “Dublin devleti” sorumludur. Genel olarak bu kişi o ülkeye geri gönderilir.

    2.4 İkinci görüşmede neler olacak? (kaçış sebepleri)

    İkinci görüşmede kişinin ülkesinden kaçış nedenleri görüşülür. Bu nedenler, çelişki ve boşluklar olmaksızın, somut, kolay anlaşılır ve ayrıntılı bir şekilde anlatılmalıdır. Görüşme sırasında yalan söylenmesi halinde bu, BAMF tarafından tespit edilir ve bunun sonucunda iltica talebi reddedilir. Görüşme sonunda tutanak yeniden orijinal diline çevrilir ve bu belge, geçerli bir şekilde imzalanır. Bu nedenle sorun teşkil edebilecek tüm konuların görüşme sırasında tutanakta mutlaka belirtilmesi gerekmektedir.

    3. Koruma türleri ve yasal olanaklar

    3.1 Uluslararası koruma türleri nelerdir?

    Geleneksel sığınma (ilk olarak 3 yıl), Almanya’ya direkt uçuşla gelen politik takip görmüş kişiler için uygulanır. Öte yandan, başka bir AB ülkesi üzerinden giriş yapan takip altında kalmış bireyler mülteci statüsüne sahip olurlarsa onlar için de bu süreç uygulanır (aynı şekilde 3 yıl). İç savaş mültecileri genellikle geçici koruma alırlar (ilk olarak 1 yıl). İltica etme nedenleri devam ederse statüleri uzatılır.

    3.2 İç savaşın olduğu ülkelerden gelen LGBTİ mülteciler nelere dikkat etmelidir?

    İç savaşın olduğu ülkelerden gelen, cinsel yönelimleri ya da cinsel kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa ve takip eylemlerine maruz kalan LGBTİ mültecileri de iltica sürecinden mutlaka haberdar olmalıdırlar. Bu sayede bu bireyler de ülkelerindeki iç savaştan bağımsız, üç yıllık koruma statüsüne erişebilirler. Bu sebepleri daha sonra gündeme getirmek daha zor olacaktır.

    3.3 Olumsuz bir karar çıkması durumunda ne yapmam gerekir?

    Olumsuz bir kararın çıkması, kişinin mutlaka ülkeyi terk etmesi anlamına gelmemektedir. Her durumda, olumsuz bir karar çıkması halinde bir avukat aracılığıyla dava açmak mümkündür. Açılan davanın kaybedilmesi durumunda bile kişi birçok durumda, çeşitli nedenlerle sınır dışı edilmez. Bu nedenle başarısız olunan iltica başvurularına rağmen sınır dışı edilme engellerinin olup olmadığını kontrol etmek mantıklı olacaktır.

    3.4 Hızlandırılmış prosedürler nelerdir?

    Hızlandırılmış prosedürler, iltica nedeninin bulunmadığı ve ispat durumunun tersine işlediği durumlarda geçerli olur. Bunlar, güvenli olarak sınıflandırlan ülkelerden (Tüm AB ülkeleri ve şu anda tüm Balkan devletleri, Gana ve Senegal) gelen mülteciler için gerçekleştirilmektedir. Kanıtlanabilir şekilde yanlış kimlik bilgisi sunan veya belgelerini yok eden mülteciler için de hızlandırılmış prosedür uygulanır.

    4. LGBTİ’ye özgü hususlar

    4.1 Kimliğim ve cinselliğim ile ilgili hangi bilgileri vermeliyim?

    LGBTİ mültecileri, iltica prosedüründe cinsel yönelimlerini ya da cinsel kimliklerini açıklamalıdırlar. Bunun için de özel yaşamları, kendilerini keşfetme süreçleri ve bugüne kadar olan ilişkileri hakkındaki sorulara cevap vermeleri gerekmektedir. Cinsel uygulamalar hakkındaki soruların sorulması yasaktır. Cinsel içerik barındıran fotoğraflar ve videolar kanıt olarak kabul edilmeyecektir.

    4.2 İltica sürecinde cinsel kimliğimi ve yönelimimi açıklamadığım takdirde ne yapabilirim?

    Genel olarak bir iltica süreci olumsuz olarak sonuçlandıysa, daha fazla gerekçe göstermek için kişiye ikinci bir görüşme hakkı verilmez. Bu nedenle cinsel yöneliminizi ya da cinsel kimliğinizi başlangıçtan itibaren ülkenizden kaçış sebebi olarak göstermeniz önemlidir. Korku ya da utanç duyduklarından dolayı kimliğini açıklamayan LGBTİ bireyleri, olumsuz sonuçlanan görüşmenin ardından takip başvurusunda bulunmak için bir avukata başvurabilirler.

    4.3 Açık bir şekilde ülkemde yaşamıyorsam sığınma hakkı elde edebilir miyim?

    Kendi ülkelerinde açık bir şekilde yaşamamış ve takip altında kalmadan ülkelerini terk etmiş olan LGBTİ mültecileri, yalnızca ülkelerini takip altında kalmak korkusuyla terk etmiş olmaları durumunda sığınma hakkı elde ederler. Kendi itibarlarını korumak ya da ailelerini korumak için kendi ülkelerinde gizli bir şekilde yaşamış olan bireyler için bu geçerli bir iltica sebebi değildir. Bu durumda bu kişilerin ülkelerinde yaşamaya devam edebilecekleri ve takip altında olmalarının muhtemel olmadığı varsayılır. Öte yandan başarılı bir evlilik, homoseksüel ya da biseksüel olunmadığının kanıtı değildir.

    4.4 LGBTİ’ye karşı ayrımcılık iltica nedeni midir?

    Çoğunluk topluluğun hakaretleri, soyut tehditleri ve homofobik ya da trans düşmanı tutumları iltica için bir dayanak değildir. Ancak kişinin ülkesindeki ayrımcılığın insan haklarını ihlal edecek seviyelere varması durumunda bu, iltica için yeterli bir dayanaktır. Bu ayrımcılıklar bireyin eğitim ya da sağlık sisteminde ya da iş piyasasında maruz kaldığı dışlanmalar da olabilir.

    Queer Refugees Deutschland

    LSVD (Almanya Lezbiyen ve Gey Birliği) “Queer Refugees Almanya” Projesi, LGBTİ mültecilerine ve LGBTİ mültecileriyle çalışan kuruluşlara danışmanlık yapar, onları bilgilendirir, destekler ve birleştirir.

    Sundukları arasında:

    • LGBTİ‘li mülteciler için danışmanlık ve yerel derneklere yönlendirme
    • Mülteci kampları, danışma merkezleri, çeviri kurumları ve resmi kurumlara, LGBTİ mülteciler bağlamında eğitim hizmeti
    • LGBTİ‘li aktivistlerin arasında iletişim oluşturma
    • Bilgilendirme (web sitesi ya da broşür ve posterler aracılığı ile)

    Daha fazla bilgi edinmek ve yerel dernekler ile irtibata geçmek için: http://www.queer-refugees.de
    İrtibat: queer-refugees@lsvd.de
    Tel: 0049 / 163 / 26 63 711
    İrtibat görevlileri: Lilith Raza (Almanca, Pencapça, İngilizce, Urduca, Hintçe) 0221 / 92 59 61-17 Patrick Dörr (Almanca, İngilizce, Fransızca, Arapça, İspanyolca) 0221 / 92 59 61-20

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 11:33 on 12 April 2016 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Almanya, Cinsiyet Eşitliği   

    Almanya’da Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 

    Almanya’da cinsiyet, köken, ten rengi, din veya cinsel kimlik nedeniyle insanları ayrımcılığa veya şiddete maruz kılmak yasaktır ve ceza hukuku açısından kovuşturulabilir. Cinsiyet, köken, ten rengi, din veya cinsel kimlik açısından konut içerisinde veya dışında, örneğin resmi kurumlarda veya alışveriş esnasında ayrımcılığa maruz kalınırsa ya da tehdit edilmiş duygusu oluşursa derhal kurumun personeliyle iletişime geçilmesi, emniyete başvurulması (Telefon numarası: 110) ya da ilgili danışma merkezine (bkz. Alttaki iletişim bilgilerine) gidilmesi tavsiye olunur.

    Taciz, cinsel taciz, şantaj veya diğer kişilere karşı şiddet tehdidi gibi her türlü şiddet Almanya’da yasaktır ve suç sayılır. Rahat bırakılmak istendiği takdirde buna saygı duyulması gerekmektedir. Bir kişinin rızası dışında cinsel eylemlerde bulunmak yasaktır ve cezai kovuşturma yapılır.

    Cinsiyet sebebiyle ayrımcılık ve şiddet: Almanya’da tıpkı kadınlar ve erkekler gibi trans– ve interseksüel kişiler de eşit haklara sahiptir. Hiç kimse cinsel kimliğinden dolayı rahatsız edilemez veya küçük düşürülemez.

    Cinsel yönelim sebebiyle ayrımcılık ve şiddet: Hiç kimse cinsel yöneliminden dolayı rahatsız edilemez veya küçük düşürülemez.  Alman anayasasındaki temel haklar, herkesin kiminle birlikte olmak istediği, kiminle karşılıklı rızaya bağlı cinsellik yaşamak istediği veyahut da evlenmek istediği konusunda kendi seçimini serbestçe yapabilmesini ve serbestçe karar vermesini teminat altına almaktadır. Lezbiyenler, eşcinseller ve biseksüel insanlar da tıpkı diğer insanlar gibi eşit özgürlük haklarına sahiptir. Almanya’da evlilik, cinsel eğilimlerinden bağımsız olarak her çifte açıktır, bu anlamda aynı cinsiyete sahip kişilerin evlenmesi de mümkündür: Bir kadın bir kadınla ve bir erkek bir erkekle evlenebilir. Evlenmeden çocuklu veya çocuksuz olarak birlikte yaşayan birçok çift bulunmaktadır. Yalnız yaşamayı tercih eden insanlar da vardır.

    Danışma merkezleri ve diğer ilgili bilgiler

    Federal Aile Ve Sivil Toplum Görevleri Dairesi’nin “Kadına şiddet” yardım hattı 08000 116 016 her saat ve anonim olarak aranabilir ve http://www.hilfetelefon.de adresinden çevrimiçi danışmanlık hizmeti alınabilir. 15 dil için tercümanlar görev yapmaktadır. Aynı düzenleme 0800 40 40 020 numaralı hattan ulaşılabilen “Acil durumdaki gebeler” yardım hattı için geçerlidir ve ayrıca http://www.schwanger-und-viele-fragen.de üzerinden çevrimiçi hizmet alınabilir.

    Almanya’da çiftlerin toplum içerisindeki aşk ilanları da olağandır. Örneğin bunlar elele tutuşmak, sarılmak veya öpüşmek gibi eylemlerdir. Farklı cinsiyetlere sahip/heteroseksüel çiftler gibi eşcinsel/homoseksüel çiftler de birbirilerine karşı eğilimlerini açıkça gösterme hakkına sahiptir.

    Kişilerin geldiği ülkelerde cinsel kimlik sebebiyle kovuşturulması, homoseksüel eylemlerin yasak olması gibi durumlar Almanya’da bir iltica nedeni sayılabilir. Aynı düzenleme trans-ve interseksüel insanların kovuşturulması için de geçerlidir. İltica sürecinde kişilerin kendi hakları konusunda zamanında ve uzman kişilerden bilgi edinmesi önemlidir. Lezbiyen, homoseksüel, biseksüel, trans-ve interseksüel insanlar için danışma merkezleri genellikle bu konuda önemli bir destek sağlamaktadır (bkz. alttaki iletişim bilgilerine).

    Almanya’da “erkek” ve “kadın” cinsleri dışında cinsiyet kaydını boş bırakma veya cinsiyet kaydının “divers” olarak kaydettirilmesi imkanı da tanınmaktadır. Bu düzenleme, kendisini ne erkek ne de kadın cinsiyetine dahil etmeyen interseksüel insanlar için geçerlidir. İnterseksüel çocuklarda cinsiyet organındaki cerrahi müdahalelerden kaçınılması ve belirsizliklerin giderilmesi için uygun bir danışma merkeziyle iletişim kurulması önerilmektedir (bkz. alttaki iletişim bilgileri). Çocuğun doğumu esnasında erkek veya kadın cinsiyetinin belirlenemediği ve bunun bir yük olarak görüldüğü durumlar için danışmanlık hizmetleri sunulmaktadır.

    Bu kurumun çalışanları bahsi geçen düzenlemeler konusundaki sorularınızı cevaplamaktadır. Kurumumuzda hiçbir şiddete ve ayrımcılığa izin verilmemektedir. Başınıza bir olay geldiyse veya tehdit edildiğinizi hissediyorsanız dilediğiniz zaman kurumumuza başvurabilirsiniz. Çalışanlarımız gizlilik konusunda yükümlülük altındadır ve özel yaşama saygı duymaktadır.

    “Queer Refugees Deutschland” (= Almanya’daki eşcinsel mülteciler) LSVD Projesi Almanya düzeyinde, lezbiyen, homoseksüel, biseksüel, trans ve interseksüel (LHBTİ) mülteciler ve onlarla birlikte çalışan organizasyonlar ile bağlantı, destek ve danışmanlık hizmeti sağlamaktadır. Danışma merkezlerini projenin http://www.queer-refugees.de isimli internet sayfasından bulabilirsiniz.

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 00:00 on 30 September 2014 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Almanya,   

    Dr. Magnus Hirschfield 

    Dr. Magnus Hirschfield 1910’de Berlin’de Cinsel Bilim Enstitüsü’nü kurmuş bir bilim adamıydı. Eşcinsellerin karşılaştığı sorunlara karşı dünya tarihinde ilk kez böyle bir kurum oluşturuluyordu. Bu nedenle eşcinsel hareketin başlangıcı bu tarihlere dayandırılabilir. Hirschfield 1903’te eşcinsel davranışlar konusundaki ilk araştırmayı yaptı ve Enstitü’nün kurulmasından sonra ise Anders als die Anderen (Ötekilerden Farklı) adındaki ilk eşcinsel temalı filmi çekti. Amerikalı gazeteciler Hirschfield’e Cinselliğin Einstein’ı adını takmıştı. Hirschfield ise “Einstein’a Fiziğin Hirschfield’i deseniz daha iyi olur” diye yanıt vermişti. Hirschfield’in kurduğu enstitüde toplumun farklı kesimlerinden gelen insanların cinsel eğilimleri ile ilgili terapiler uygulanıyordu. Bunların arasında birçok Nazi partisi üyesi de vardı. Özellikle Nazilerle ilişkiye girdikten sonra fizyolojik ya da psikolojik sorunlar yaşayan ve terapiye gelen erkeklerin anlattıkları hikâyelerin kayıtları kabarıktı.

    Hitler’in yakın dostu ve SA adı verilen askeri birliklerin başında ünlü bir eşcinsel olan Ernst Roehm vardı. Naziler kendi aralarındaki eşcinsel ilişkileri gizlemek için eşcinsel karşıtı bir söylem kullanıyorlardı. Hatta muhalifleri Nazilere politik olarak bu yönden saldırıyorlardı. Bu arada Ernst Roehm’un da emrindeki birliklerin fazla güçlenmesi üzerine, aleyhlerindeki eşcinsel propagandalarına da son vermek için Haziran 1934’deki bir hafta sonu, sonradan “Uzun Bıçaklar Gecesi” olarak anılacak olan büyük tasfiye gerçekleştirildi. Bir kaç gün içinde başta Roehm ve diğer bazı SA liderleri olmak üzere yaklaşık 1.000 kişi öldürüldü.

    İktidara geldiklerinde ise Magnus Hirschfeld’in kurduğu enstitü 6 Mayıs 1943 günü ani bir saldırıya uğradı ve yerle bir edildi. Bu hareket, Naziler tarafından “homoseksüellik virüsüne indirilen büyük darbe” olarak gösterilmişti halka. Ayrıca Naziler, kendi homoseksüellikleri ile ilgili bilgileri de ortadan kaldırmış oluyorlardı.

    1871’de kabul edilmiş Reich Ceza Yasasının 175. maddesi “İki erkek ya da bir insan ve hayvan arasındaki doğal olmayan cinsel ilişki hapisle cezalandırılabilir ve vatandaşlık haklarından mahrum bırakılabilir” şeklindeydi. Hitler 1935’te bu kanuna yeni ve ağır maddeler ekleyerek kanunu genişletti. Savaş yıllarında ise Auschwitz, Treblinka, Sobibor, Majdanek gibi büyük toplama kamplarında, Yahudiler, Çingeneler, Ruslar, komünistler, savaş esirleri gibi grupların yanında kıyafetlerindeki pembe üçgenle işaretlenen eşcinseller de vardı.

    Almanya’da Magnus Hirschfield’le hızlı başlayan eşcinsel hareketle birlikte Berlin dünya eşcinsel başkenti olarak anılmaya başlanmış ve daha o yıllarda birçok gey-lezbiyen barı açılmıştı. Ancak Nazilerin eylemleri sonucu Magnus Hirschfield hayatının geri kalanında sürgünde yaşamak zorunda kaldı ve eşcinsel hareketin gelişimi 1969 yılındaki Stonewall olaylarına kadar yavaşladı.

     
  • Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    lezbiyengaybiseksuel 23:45 on 29 September 2014 Kalıcı Bağlantı | Cevapla
    Tags: Almanya, , Hitler   

    Nazi Almanyası’nda Eşcinsellik 

    1970’lere kadar Nazilerin eşcinsellere hoşgörüyle baktıkları görüşü egemendi. Bunun bir nedeni yaptıkları zulmü hafifletmek, bir nedeni de Nazi imgesinde bastırılmış bir homo-erotizm bulunmasıydı. Ancak 1970’lerde yapılan araştırmalar ve yazılan makalelerle Nazilerin eşcinsellik karşıtı kanunlar çıkardığı, Magnus Hirschfiedl tarafından kurulan Cinsel Araştırmalar Enstitüsü’nü kapattıkları ve yok edilmesi gerekenler listesine eşcinselleri de ekledikleri ortaya çıktı. Yani dünya bir şekilde Nazilerin yaptığı “eşcinsel katliamını” unutmuştu.

    Son yıllarda aktivistlerin çalışmaları, Martin Shaw tarafından yazılan Bent (Kırık) adındaki oyunla (filmi de çekildi) eşcinsellerin çektikleri su yüzüne çıktı ve anma günleri düzenlendi. Washington DC’deki “Holocaust Museum” eşcinsel katliamıyla ilgili belgeleri de sergilemeye başladı.

    Çoğunlukla ölesiye çalıştırılmak suretiyle hayatlarını kaybeden 15 bin eşcinsel olduğu tahmin ediliyor. Geyler kamplara “gey” olarak bir sınıf halinde, büyük gruplarla gönderilmiyordu. Çünkü Museviler, Çingeneler ve Sırplar gibi bir etnik topluluk değillerdi. Tek tek yakalanıyorlardı ve kamplara grupların dışında gönderiliyorlardı. Bu da onlar için daha zordu.

    İşte eşcinsellik hakkındaki 175 nolu Nazi kanunu:
    “Başka bir erkekle cinsel ilişkiye giren ya da kendini başka bir erkeğe seks için kullandıran bir erkek hapisle cezalandırılacaktır. Taraflardan biri yapılan eylem sırasında 21 yaşından küçükse, mahkeme, özellikle önemsiz vakalarda ceza vermeme hakkına sahiptir.

    eshcinsel.net

     
c
Compose new post
j
Next post/Next comment
k
Previous post/Previous comment
r
Cevapla
e
Düzenle
o
Show/Hide comments
t
En üste git
l
Go to login
h
Show/Hide help
shift + esc
Vazgeç
WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın